İlk müslümanlar arasında çeşitli sıkıntılara göğüs gerenlerden biri de Abdullah b. Mes’ud Hazretleridir. Hz. Peygamber, Erkam Hazretlerinin evini karargâh edinmeden önce İslâm’a girmiştir. ..
Hz. Ömer der ki: “Müslüman olup da dövülmeyen, dövmeyen bir kimse görmedim. Ancak, benim payıma bunlardan hiçbir şeyin düşmediğini gördüm. Kendi kendime: ‘Müslümanlar musibete uğrarlarken, ben musibete uğramamak istemem!’ dedim. Müslüman olduğum gece, kendi kendime düşündüm ki: Mekke halkından, ..
Hicretin 7. yılında idi ki; Müslüman olduğunu açıkladığı halde münafıklıktan ayrılmayan ve sihirbazlıkta çok maharetli olan Yahudi Lebid b. A’sam’a, Yahudilerin elebaşları: “Ey Ebu’l-A’sam! Sen bizim en bilgili sihirbazımızsın! Muhammed bizim erkeklerimizi ve kadınlarımızı sihirledi, büyüledi. Biz ..
Kur'ân-ı Kerim'in inmeye başladığı Ramazan ayı'nın yirmi yedinci gecesi. İslâm'da en kutsal ve faziletli gece Kadir gecesidir. Kadir gecesi, içerisinde Kadir gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlıdır. Kur'ân-ı Kerim de bu gecenin faziletini belirten müstakil bir sûre vardır. ..
Yeni Müslüman olmanın bütün zevk ve heyecanını içinde taşıyan Vâsile, Resûl-i Ekrem Efendimizle (a.s.m.) sabah namazını kılmak için can atar. ..
Allahü Teâlâ'nın rahmet, mağfiret ve bereketinin on sekiz bin âlem üzerine sağanak sağanak yağdığı Ramazan-ı Şerif'in şu mübarek günlerinde başta Filistin, Suriye ve Irak olmak üzere zulme uğrayan bütün müslüman kardeşlerimize ve diğer mazlumlara Rahmet-i Rahmân'ın, Nusrat-ı İlahiyye'nin an karibu'z..
İnanan insan için ne kıymetli, ne eşsiz bir sözdür değil mi “Allah’a emanet ol!” Anadolu insanı, öteden beri bu kelamı bir dua gibi hep kullanmaz mı? Eşini, çocuğunu, kardeşini, anne-babasını kısacası en sevdiği kişileri veya dost-akrabasını yolculuğa uğurlarken her zaman bunu söylemez mi? Çünkü bi..
Buhârî’de Ebû Hüreyre’den (r.a) nakledildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.s) Necd tarafına bir askerî birlik göndermiş, bölgede yürütülen askerî hareket neticesinde Benû Hanîfe’den Sümâme b. Usal adlı biri esir alınarak Medine’ye getirilmiş ve Mescidin direklerinden birine bağlanmıştı...
Tasavvufta, manevî yolda yürümeye ve bu alanda geçirilen manevî merhalelere genel olarak seyr u sülûk ismi verilmiştir. Esâsen seyr ve sülûk kelimelerinin lügat anlamı birbirinden pek farklı olmayıp, her ikisi de “yolda yürümek” manasına gelir. ..
Hz. Peygamber bir hadisinde "Bizim orucumuzla Ehl-i Kitap'ın [Yahudi ve Hristiyanlar] orucu arasındaki fark, sahur yemeğidir" buyurmuşlar. Diğer bir hadisinde de: "Her kim yalan söylemeyi ve yalanla iş yapmayı bırakmazsa, onun yeme-içmesini bırakmasına Allah'ın ihtiyacı yoktur." buyurmuşlardır...