Muridan
Ahlâk-ı Rasûl (s.a.v)

Ahlâk-ı Rasûl (s.a.v)

Hz. Hasan'ın sorusu üzerine, Peygamberimiz aleyhisselamın üvey oğlu Hind b. Ebi Hâle, Peygamberimiz aleyhisselamı şöyle anlatır:

  “Resûlullah aleyhisselam, yürürken ayaklarını yerden canlıca kaldırır, iki yanına salınmaz, adım­larını geniş atar, yüksek bir yerden iner gibi önüne doğru eğilir, vakar ve sükûnetle rahat yürürdü.

  Bakmak istediği, bakacağı tarafa tamamıyla dönerek bakardı.

  Etrafına gelişigüzel bakınmazdı.

  Yeryüzüne bakışı, semaya bakışından uzundu.

  Yeryüzüne bakışı da, göz ucuyla idi.

  Yürürken, sahabilerinin gerisinde yürürdü.

  Birisiyle karşılaştığı zaman, önce kendisi selam verirdi.

  Resûlullah aleyhisselam daima düşünceli idi.

  Kendisinin susması, konuşmasından uzun sürerdi.

  Resûlullah aleyhisselam lüzumsuz yere konuşmazdı.

  Söze başlarken de, sözü bitirirken de, Allah'ın ismini anardı.

  Konuşurken kısa ve özlü kelimelerle konuşurdu.

  Resûlullah’ın sözleri hep gerçek ve yerinde idi, konuşurken ne fazla, ne de eksik söz kullanırdı.

  Kimsenin gönlünü kırmaz, kimseyi hor görmezdi.

  En ufak nimete bile saygı gösterir, hiçbir nimeti yermezdi.

  Bir nimeti ne hoşuna gittiği için över, ne de hoşlanmadığı için yererdi.

  Dünya için, dünya işleri için kızmazdı; fakat bir hak çiğnenmek istendiği zaman, onun öcünü almadıkça hiçbir şey kızgınlığının önüne geçemezdi.

  Kendi şahsı için asla kızmaz ve öç almazdı.

  Bir şeye işaret edeceği zaman, parmağıyla değil, bütün eliyle işaret ederdi.

  Hayret ve taaccüb ettiği zaman elinin duruşunu tersine çevirir, yani avucu göğe doğru ise onu yere doğru, yere doğru ise onu göğe doğru çevirirdi.

  Konuşurken sağ elinin avucunu sol elinin başparmağının iç tarafına vurur durur­du.

  Kızdığı zaman, kızgınlıktan hemen vazgeçer ve kızgınlığını belli etmezdi.

  Neşelendiği, ferahlandığı zaman gözlerini yumardı.

  En fazla gülmesi, gülümsemekti. Gülümserken de, ağzındaki dişleri inci taneleri gibi görünürdü.”(1)

  Hz. Âişe'nin bildirdiğine göre;

  Peygamberimiz aleyhisselam insanların en güzel ahlâklısı idi. Hiçbir çirkin söz söylemez ve hiçbir çirkin harekete tenezzül etmezdi.

  Çarşı ve pazarlarda bağırıp çağırmaz, kötülüğü kötülükle karşılamazdı.

  Fakat affeder ve bağışlardı.(2)

  İnsanların en naziği, en iyi huylusu ve en güleci idi.(3)

  Allah yolunda cihad dışında ne bir hizmetçiye, ne bir cariyeye, ne de bir kimseye el kaldırmış, vurmuştu.(4)



  (1) İbn Sa'd, Tabakât, I, 422 vd; Tirmizî, Şemail, s.36 vd; Kadı lyâz, Şifâ, I, 118 vd.
  (2) İbn Sa'd, Tabakât, III, 365, Tirmizî, IV, 369.
  (3) İbn Sa'd, I, 365.
  (4) İbn Sa'd, I, 367.

 (M. Asım Köksal, İslam Tarihi, XVIII, 416-418. sayfalarından alıntıdır.)

 

Top