Muridan
Nefsin Islah Yolları - Aziz Mahmud Hüdai Hz.

Nefsin Islah Yolları - Aziz Mahmud Hüdai Hz.

Kul, nefsin azgınlık ve taşkınlığından kurtularak itminan makamına erince, nefs insana güzel bir binit olur. En büyük cihad, nefs ile mücadeledir. Nefsin kötü ahlakı pek çoktur. Bunların başlıcaları; kibir, riya, öfke, hased, mal sevgisi ve makam tutkusudur.

Tevazu ile kul nefsini kibir ve ucbun çirkinliğinden uzak tutmalıdır. Efendimiz (s.a.s):
“Dünyada böbürlenip büyüklük taslayanlar, kıyamet gününde küçük karınca suretinde yaratılacak ve halk onların üzerine basarak çiğneyecektir.” buyurmaktadır.
Yusuf b. Esbat tevazuu şu güzel sözleri açıklıyor:
“Evinden çıktıktan sonra karşılaştığın herkesi kendine üstün görmektir.”
Küçük şirk sayılan riyanın nefisten uzaklaştırılması ancak yapılan her şeyin Allah rızası için olduğunu bilmekle mümkündür. Kişi bir amele yöneldiği zaman aklında sadece Allah’ın rızasını kazanmak olmalıdır.
Efendimiz (s.a.s) yumuşak huyluluğu da şu sözlerle açıklıyor:
“Sizin en hayırlınız öfkelendiği zaman kendine hâkim olandır. En yumuşak başlı olanınızda elinde intikam alma imkânı olduğu halde insanların kusurlarını bağışlayandır.”
Hased, Allah’ın kullarına olan ihsanından memnun olmamak manasına gelir. Bu ise insanı günaha götürebilir. Bir kimse dünyaya ait bir şey için hased ediyorsa bu tutumu ona hiç bir şey kazandırmaz. İbn Şirin derki:
“Hased ettiğim kimse Cennet ehliyse onun ehl-i cennet olduğunu kıskanmayayım da dünyalığını mı kıskanayım? Zira dünya cennete nazaran çok hafiftir. Eğer hased ettiğim kimse cehennemlik ise onu cehenneme götüren dünyasını niye kıskanayım?”
Müminlerde olması gerekli olan güzel huylardan biride “îsar”dır. Yani kendine verilmesi gereken ihsanın başkasına verilmesini arzu etmektir. Nitekim Allah Teâla bu konuda Haşr suresinde:
“Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile, kardeşlerini kendilerinden önce tutarlar.” buyurmaktadır.
Nefsin kötü huylarından olan hırs kişiyi hasrete götürür. Bunun önüne geçmek amacıyla müminlerin kanaatkar olması gereklidir. Kanaat konusunda aslolan iktisatlı, tutumlu olmaktır. İktisat, harcamada tutumlu, vermede minnetsiz davranmaktır.
Bilmek gerekir ki, makam sevgisi ve şöhret tutkusu, nefse en çekici gelen özelliklerdendir. Bu sebeple sıdk makamına ermiş kimselerden en son çıkan nefsani duygu, “makam sevgisi” veya “baş olması” arzusudur. Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur. “Siz baş olmaya çok meraklısınız, fakat bu duygu, kıyamet gününde size pişmanlık sebebi olacaktır.
 
Sülük’ün niteliği
Bu alemde gerçek maksat, biricik gaye Allah Teala Hazretleridir. Bu yüce gayeye götürülen yollar, yaratıkların nefesleri sayısıncadır. Bu yolların en sağlam, en zor, en yüce ve en doğru olan, riyasat, mücahede ve şiddet yoludur. Kalp temizliği batın tasfiyesi, zikir ve tevhid ile olur. Allah Teala ile aramızda bulunan perdelerin en kalını şüphesiz nefs perdesidir. 
Nefsin arzularına karşı koyabilmek için gerekli bazı hususlar vardır.
1. Gönlünün ısındığı bir kamil şeyhe bağlanmak. 
2. Tevbe ve inabeden sonra Hak’a yönelmek 
3. Sünnete uymaya ihtimam göstermek 
4. Ehl-i dünyaya yaltaklanmamak. 
5. Aç kalmak (ve az yemek). 
6. Sükut (ve az konuşmak). 
7. Zikri ilahi ile meşgul olmak. 
8. Halvete devam. 
9. Vakıasını başkasına söylememek. 
 
Ma’rifet’i İlahiyyenin Fazileti
Marifet ve ilm-i ilahi, yani, Cenabı Hakk’ı iyice tanımak faziletlerin en yücesidir. Nitekim rivayet olunduğuna göre Resulullah (s.a.s) “ En fazileti amel nedir?” diye sorulduğunda : “Allah’ı bilmek ve tanımaktır.” buyuruyor. Ayrıca yine bu konu ile alakalı olarak “Bilerek yapılan az amel, bilinmeden yapılan çok amelden daha hayırlı ve faydalıdır.” Buyurmaktadır. 
 
Tevhid-i İlahinin Fazileti
Tevhid hakkında pek çok söz söylenmiştir. Fakat tevhidin hakikati dil ile beyan olunamaz. Çünkü tevhid hakikatinin yörüngesi, tatmak ve yaşamaktır, o yüzden ancak vicdan ile anlaşılabilir. 
Ebu’l-Abbas es-Seyyari derki: “ Tevhid; kalbin Hakk’tan başka bir şey hatırlamamasıdır.”
 
Kaynak: İlim-Amel, Seyr-u Suluk

Top