Allah Teâlâ, Kâbe olarak isimlendirdiği Evi'ni her yıl altıyüz bin kişinin ziyaret edeceğini vaat etmiştir. Bu sayı eksildiği takdirde Allah Teâlâ meleklerle sayıyı tamamlayacaktır. Bu sayede Kâbe bir gelin gibi sarılacak, onu ziyaret eden herkes, Örtülerine sarılarak onunla birlikte cennete girme..
“Allah’ım! Receb’i ve Şa‘bân’ı bize mübarek kıl ve bizleri Ramazân’a kavuştur.”1 Üç aylar; kandil gecelerinin, iftarların, teravihlerin ve Kur’ân ayı olan Ramazan ayının yaklaştığının ilk işaretlerindendir. Müjde aylarıdır. Af ve mağfiret aylarıdır. Üç aylar Peygamberin (s.a.s) mübarek dilinden med..
Ne çok acı var! Ne çok hüzün… Ne çok keder birikmiş elimizde avucumuzda… Ne çok dert, ne çok sorun sağanak sağanak yağmış üzerimize. Hastalık, açlık, susuzluk, fiziki, ruhsal birçok sıkıntılar… Adını duyduğumuz, duymadığımız nice imtihanlar… Evet, şunda kuşku yok; Neredeyse yok denecek kadar a..
Dünya, her gün bir yerde açılan pazara benzer. O, bir çarşıdır; satış yapılır, yakında da kapanır. Ona gönül kaptırma; kalp gözlerini ondan çevir. Halkı varlık sahibi görme; asıl hak sahibini görmeye gayret sarf et. Kalbin daima temiz kalmalı. ..
Aslen Yemenli olup Mekke’ye yerleşmişlerdir. Hz. Yâsir, Sümeyye adlı bir kadınla evlenmiş ve bu evlilikten Ammar (r.a) doğmuştu. Yâsir ailesi, yani baba Yâsir, anne Sümeyye ve oğul Ammar üçlüsü, Mekke’de müslümanların sayısının henüz 150’ye ulaşmadığı erken bir dönemde İslâm’a girmişlerdir...
Psikologlar: “İnsan, sevme yeteneğini sevilerek kazanır. Sevmeden önce sevilmeyi öğrenir” derler. Buradan yola çıkarak diyebiliriz ki, çocukluğunda sevgi görmemiş insanlar, başkalarını da kolay kolay sevemezler. Kişiliklerinde büyük bir boşluk oluşur...
Kâbe-i Muazzama'nın güneyinde, yüksekçe bir yerde, Hz. Erkam'ın evi bulunuyordu. Kabe'ye güney tarafından gelmek isteyen bu evin önünden geçmek durumunda idi. Ev yüksekte olduğundan Kabe rahat olarak görünürdü. Ayrıca Hz. Erkam, Mekke'nin ileri gelenlerinden, itibarı çok olan bir zât idi ki, herkes ..
Rasûlullah (sav)'in ikramına nail olan sahabedir. Cerir b. Abdullah el-Becelî radıyallahu anh yüzünde melek nişanesi bulunan, yakışıklı bir yiğit... Cahiliye devrinde "Yemen'in Kabe'si" diye bilmen Zülhalesa tapınağını yıkan bir kahraman.Yemen aşiretlerinden Becîle kabilesinin reisi.....
Tasavvufta insanı dinin kerih gördüğü, yapılmasını tavsiye etmediği ve yapıldığında Allah’ın rızasına uygun düşmeyen fiil ve davranışlara sürükleyen duygu, düşünce, zevk, emel, gaye, vs. kaynağına genellikle “nefis” ismi verilmiş ve onunla ömür boyu mücadele içerisinde bulunmak gerektiği belirtilmiş..
Gözümüzün nuru kalbimizin sürûru ve yazımızın ana merkezi olan Allah’ın Habibi aleyhissalâtü ve’s-selam Efendimize, ilimler adedince Salât ve Selâm O’na olsun. Abdullah Efendi Hz.lerinin bizlere öğrettiği: ‘Allahümme salli ve sellim ve bârik ‘alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ seyyidinâ Muhammedi..