Muridan
 Ben-i Âdem’in Efendisine, Şiirlerin Efendisi olan Na’tlar (10) Kaside-i Bür’e

Ben-i Âdem’in Efendisine, Şiirlerin Efendisi olan Na’tlar (10) Kaside-i Bür’e

es-Selâmü Aleyküm değerli gönül dostları, hatırlayacağınız üzere bu yazımıza değerli Üstadımız Zamanımızın Kutbu, Veliler Önderi Gavsu’l-Azam Pir Abdülkadir Geylânî Hz.lerinin varisi, Abdullah Efendinin Kaside-i Bürde derslerinden örneklerle giriş yapmıştık.

 
‘Bildiğiniz üzere bu Kaside-i Bür’e Peygamber Efendimize İmam Busîrî tarafından yazılmıştır. Bildirildiği üzere ihlaslı büyük takva sahibi İmam Busayrî kendisine bir inme olmuştu.’1
 
‘Peygamber (s.a.s) Efendimize yazılandan bir riya söz konusu olamaz. Ancak sevap beklenir. Peygamber’e (s.a.s) kasidesini okumuştur ve Peygamber (s.a.s) kendisine hırkasını vermiştir. Bu vesileyle şifa bulmuştur. Şifa niyetiyle ihlaslı bir şekilde okuna gelmiştir.’2
 
Son bölüme geçmeden önce dilerseniz yazımızı yine Mevlâ’nın güzel kelâmıyla süsleyelim.
 
‘And olsun ki Allah, mü’minlere, içlerinde kendilerinden onlara bir Peygamber göndermekle lütufta bulunmuştur. (Ki O) Onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor ve onlara Kitabı ve hikmeti öğretiyor. Ondan önce ise onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler.’3
 
Burada yine nasıl büyük bir Peygambere ümmet olduğumuzu hatırlayalım ve O’na salât ve selam getirmeyi kendimize yüksünmeyelim. Bilakis bunu yapmakla ne kadar şereflendiğimizi unutmayalım, yukarıda Hocamızın belirttiği gibi biz bundan ancak sevap bekleriz.
 
Yine Tirmizî’den rivayetle bereketlenelim:
 
Übeyy b. Ka’b (r.a)’dan: Şöyle demiştir: ‘Gecenin üçte biri geçince Rasûlullâh (s.a.s) kalkıp şöyle seslenirdi:
 
- Ey insanlar, Allah’ı anınız. (Her şeyi)sarsan (kıyâmet gününde sura ilk üfürülüş) gel(ip çat)dı. Onun ensesine binecek olan (sura ikinci üfleyiş) de ardından gelecek. Ölüm olanca dehşetiyle geldi; Ölüm bütün dehşetiyle geldi!
 
Ben dedim ki:
 
-          Ya Rasûlallah, ben sana çok duâ (salât ü selam)ediyorum. Duâmdan ne kadarını senin için yapayım? diye sordum.
 
-          Dilediğin kadarını, dedi. Ben (tekrar):
 
-          Dörtte birini (yapsam)? dedim. Yine:
 
-          İstediğin kadarını yap. Eğer artırırsan o senin için daha hayırlı olur, buyurdu. Ben yine:
 
-          Yarısını (yapsam)? dedim. Tekrar:
 
-          Dilediğin kadarını yap. Eğer çoğaltırsan senin için hayırlı olur, buyurdu. Ben:
 
-          Üçte ikisi kâfi midir? dedim. Bu defa yine:
 
-          Dilediğin kadarını yap. Eğer çoğaltırsan senin için hayırlı olur, buyurdu. Ben:
 
-          Bütün duamı senin için yapsam? dedim. Rasûlullah:
 
-          İşte o zaman (dünyâ ve âhiret)bütün işlerine kâfi gelir. Günahların yarlığanır, buyurdu.’4
 
Maksadımız siz değerli okuyucularımıza hadis öğretmek değil, sadece Peygamber Efendimizin (s.a.s) İsm-i Şerifi’nin nelere vesile olduğunu düşünmek, bilmek ve bu minval üzere bulunmaktır.
 
Dilerseniz onuncu ve sonuncu fasılda İmam Busîrî ne buyurmuş görelim:
 
İmam Busîrî Hz.leri, ‘Allah’ım Senin mükemmel kulunu medh u senâ ederek şifa bulmak istiyorum.’ diyor.5
 
 
 
152. Beyit:
 
Yâ ekrame’l-halki mâ lî men elûzü bihî
 
Sivâke ‘ınde hulûli’l-hâdisi’l-amemi.
 
 
 
Ey yaratılmışların en şereflisi olan Allah Rasulü!
 
Herkes için muhakkak olan hâdise ve felâket, yani ölüm ve kıyâmet meydana geldiği zaman benim için kendisine iltica edeceğim senden başka kimse yoktur.6
 
 
 
162. Beyit:
 
Yâ Rabbi salli ve sellim dâimen ebedâ
 
‘Alâ Habîbike hayri’l-halki küllihimi.
 
 
 
Ey benim Yüceler Yücesi Rabbim! Bütün yaratılanların hayırlısı olan Sevgili Habibi’nin üzerine sen salât ve selâm eyle!
 
Çünkü O’nun yüce katındaki sevgisini ve derecesini hakkıyla bilen ve selamlayarak O’nun hakkını hakkıyla verecek olan ancak Sensin.7
 
 
 
Kaside-i Bür’e’yi bir kere olsun okumanızı salık vererek, inşallah hitâmuhû misk ile bu yazı dizimizde bu konuda yazabildiklerimiz bu kadardır.
 
Hz. Allah’ın bizleri de bu muhabbetle yaşatmasını diliyoruz. Başta Yüce Peygamberimiz, Ümmetinin Mevlâsı Efendimize salât ve selâmımızı ilimler adedince iletiyoruz. Kasîde-i Bür’e müellifini İmam Busirî’nin ve Hocamızın teveccühüne mazhar olmayı arzu ediyor, çalışmalarımızda muvaffakiyet diliyor ve tesirini halk etmesini Yüce Yaradan’dan istiyoruz.
 
Sizlerin de dualarınızda bizleri unutmayacağınızı umarak duamızı tekrar ediyoruz;
 
Yâ Rab! Kurbiyet-i İnsân-ı Kâmil nasib et ve âhiri da’vâhüm ve eni’l-hamdülillâhi rabbi’l- âlemîn.
 
Bâkî ve Kevserî selamlar...
 
 
 
Dipnotlar:
 
([1]) Abdullah Demircioğlu, Kaside-i Bürde Dersi, Yer: Gent, Avrupa İslam Fakültesi, Tarih: 18.04.2012.
 
(2)Demircioğlu, Kaside-i Bürde Dersi, aynı yer ve tarih.
 
(3)Âl-i İmrân, 3/164.
 
(4)Tirmizî, Riyâzu’s-Sâlihîn, I, 448, II, 449.
 
(5)Demircioğlu, Kaside-i Bürde Dersi, aynı yer ve tarih.
 
(6) R. Serin, Kasîde-i Bürde Şerhi Havas ve Esrârı, Pamuk Yayınları, s.236.
 
(7) Serin, Kasîde-i Bürde Şerhi, s.254.

Top