Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin; eğer inanmışsanız şüphesiz en üstün olan sizsiniz.(Âl-i İmrân Suresi – 139)‘
Mü’min iseniz siz en üstünüz.’ buyruluyor. Bu zannediyorum ki Bedir Harbi’nde inmiş bir ayettir. Müslümanlar az… Karşı taraf bin kişi. Yedi yüz kişi de süvari… Süvari ne demek? Atı var neyse… Peygamberimiz endişe içinde dua ediyor. Ayetler geliyor. ‘Üç bin melekle yardım ettim.’ Başka… ‘Beş bin melekle yardım ettim.’ Beş bin melek, üç bin melek… Cenâb-ı Allah’ın ordusuna kim güç yetebilir? Bir melek olsa ne… Yani hiçbir melek bile olmasa ona da ihtiyacı yok. Allah ‘Kün’ dese… Bu dünya nasıl yaratmış? Öyle oluyor. Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. Allah’ın her şeye gücü yeter.’(Âl-i İmrân Suresi – 189)Ama nereye geldik? Bak oradan, Bedir’den hala geliyoruz. Haa! Sıkıntılar çekti tabi, savaş olmadı daha henüz. Bedir biliyorsunuz Mekke’den Medine’ye geçince oldu. Göçten sonra oldu. Daha henüz göç yok. Peygamberimiz böyle devam ediyor. Peygamberlikten sonra on yıl Mekke’de davet etti. Kırk yaşından elli yaşına kadar. İşte yoruldu, ıstırap çekti. Bazen üzüldü, bazen şu oldu bazen bu oldu vesaire. Günlerden bir gün oturdu orda, Kâbe’ye yaslandı. Orda böyle duruyor. Bide baktı ki az sonra üç beş tane Müslüman kan revan içerisinde ‘Ya Resulullah’! Bıktık bu Kureyşlilerden. Bize şöyle eziyet ediyorlar, böyle eziyet ediyorlar. Yani hatta ondan sonra…‘Bize dua et, onları helak etsin Cenâb-ı Mevla.’ Tabi Peygamberimiz çok muzdarip oldu. Şöyle doğruldu, uzun değil de çok şeyler söyledi. Peygamberimiz buyurdu ki: -gölgede ayağa kalkarak, yani hadisin sonu şöyle buyruluyor- ‘Siz çok acele ediyorsunuz. Dur bakalım daha işin başındasınız. Sizden öncekilere gelen eziyetler, felaketler, musibetler size gelmeden öyle bir eliniz yağda bir eliniz balda cennete gireceğinizi mi zannediyorsunuz? Sizden önceki inanan kişiler inançlarından döndürülmesi için alınıyordu. Canlı canlı derileri yüzülüyordu. Bir… Sonra çeşitli işkenceler yapılıyordu. Demir taraklarla lime lime, bedenleri kıyma yapılıncaya kadar bedenleri şey yapılıyordu. Dönmüyorlardı. Öyle can veriyorlardı. Size böyle bir olay daha olmadı. Siz niye bu kadar şey yapıyorsunuz?’ sonra Resulullah Efendimiz zannedersem ki teyitle dedi ki: O kadar ki, hayvanına binmiş bir kimse, San’a ile Hadramevt arasında, San’a’dan çıkıp Hadramevte kadar gidecek de, Yüce Allah’tan başka, hiçbir şeyden korkmayacak; ancak (varsa) koyunu hakkında kurt saldırmasından kaygı duyacaktır!
Fakat siz çok acele ediyorsunuz.’ Şu hadisin güzelliğine bakar mısınız? Geçmiş ümmetten bize haber veriyor. Bunlar böyle… Oradaki Müslümanlar başlar önde. Tabi ki ne yapıyor? Sabır tavsiye ediyor. Evet, tamam. Cevaplarını da alıp gidiyorlar ama bize de örnek var. Biiir! Örnek, sabır! İki, Şu! Üç, şu… Dört, şu. Beş, altı, yedi… Yedinciyi söyleyim. Peygamberimizin mucizesi. Yani böyle bir emniyet zamanı gelecek. Geldi mi? İslamiyet zaten getirdi onu. Peygamberimiz zamanında o zaman geldi. Ama devam etti mi? Etti. Zaman zaman şeyler oluyor. Hala da var mı? Devam ediyor mu? Bazı ülkelerde oluyor. Onda artık bir şey değil. Böyle emniyetli zamanlar olacaktır Peygamberimizin mucizesi.