Abdullah şöyle dedi: “Rasûlullâh (s.a.s) bir hasırın üzerine yatıp uyumuş, hasır böğründe iz yapmıştı.
Abdullah şöyle dedi:
“Rasûlullâh (s.a.s) bir hasırın üzerine yatıp uyumuş, hasır böğründe iz yapmıştı.
Ben:
-Ya Rasûlullâh! Keşke bize bildirseydin de, altına ondan daha yumuşak bir şey serseydik, dedim. Bunun üzerine Rasûlullâh (s.a.s):
- Dünyalık şeyler, benim neme gerek? Benimle dünya arasındaki durum; sıcak bir günde yola çıkıp bir ağacın altında dinlendikten sonra onu bırakıp yola koyulan yolcunun durumu gibidir, buyurdu.
Ebû Umâme (r.a) şöyle demiştir: “Rasûlullâh şöyle buyurdu:
“Rabbim bana Mekke vadisini altın yapmayı teklif etti. Ben de: Hayır! Rabbim! Ben bir gün aç olayım, bir gün de tok olayım. Tok olduğum zaman, sana hamdedeyim, şükredeyim. Aç olduğum zaman da, sana dua ve niyazda bulunayım, dedim.”
Hz. Aişe (r.anhâ) şunu anlattı:
Ben içine lif ve ızhır otu doldurulmuş iki yatak edindim. Bunun üzerine Rasûlullâh (s.a.s):
“Ey Aişe! Dünyalık şeyler benim neme gerek? Dünya ile benim aramdaki durum; bir ağacın altına inip, onun dibinde öğle uykusuna yatan ve gölge döndüğünde tekrar yola koyulup oraya bir daha dönmeyen birisinin durumu gibidir.” buyurdu.(1)