İnandığı yüce değerler sebebiyle, müslümanın başkalarını taklide asla ihtiyacı yoktur. İnsan daima en doğru ve en güzel olana talip olmalıdır. Durum bu olduğuna göre, insanların en hayırlısı en faydalı olandır sözünü unutmadan, herkese mümkün olduğunca faydalı olmak insanî bir görevdir. İnsan zayıf..
Sûfîler Kur’ân’da nefse nisbet edilen vasıflardan hareketle insan nefsinin altı mertebesi oldugunu ileri sürmüs ve buna “nefs-i kâmile” adıyla bir mertebe daha ilave etmişlerdir. Bu mertebeler kısaca şöyledir:..
Ailesi tarafından kendisine “İsmâil” ismi verilmiş, şiirlerinde kullandığı “Hakkı” mahlasını diğer eserlerinde ismiyle birlikte kullandığından zamanla bu mahlas ismiyle bütünleşmiştir. İsmâil Hakkı Aydos’ta doğmuş olması sebebiyle “Aydosî”, Celvetiyye tarîkatına mensup olduğu için “Celvetî”, bir mü..
Murâkabenin hakîkati, Rakîb’i (murâkabe edeni) gözetmek ve himmetini tamamen ona çevirmektir. Başkasından ötürü herhangi bir işten sakınan bir kimseye ‘Filan adamı murâkabe edip onun tarafını gözetti’ denir. Bu murâkabeden gaye, kalbin bir durumudur. O durum, marifet çeşitlerinden birinin meyvesidir..
Muhterem İhsan Efendi Oğlum, Cenâb-ı Hakk’ın selâmı, bereketi ve mağfireti üzerinize olsun. Oğulcuğum, mektubunuzu muhabbetle okudum. Mütehassis oldum (çok duygulandım). Şu çağlarınızda yanınızda olmayı istemiyor değilim, lâkin malum büyüklerinden dinlemişsindir; bize uzlet gözüktü. Hadd-i zâtında..
Konuşmalar'dan anlaşıldığına göre Şems, 642 hicret yılı Cemaziyelahır ayının yirmi altıncı günü Konya'ya gelmiştir. (M. 48). O Mevlânâ ile ilk buluşma hakkında Eflâkî'nin verdiği bilgi ile Molla Câmi'nin Nefahat-ül-üns'de ve bizzat Makalât metninin 56'ncı sahifesindeki Arapça pasajda biraz değişik b..
... Öte taraftan meleklerin dua ve istiğfarlarını kazanıyoruz, ne büyük mutluluk değil mi? Üzüntümüze, bizim oruçlu halde iken iştahımızı, yeme-içme arzumuzu kamçılayan hareketlerine karşılık, ötelerden gelen ilâhî destekli meleklerin duaları… Mü’min kardeşim, bütün bunlar bizlere yetmez mi? Kend..
Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurur: “Allah bir kulu hakkında hayır dilerse, onu din ilimlerinde anlayışlı kılar. Nefsinde mevcut ayıpları görmeyi kendisine nasip eder.” Din işlerinde derin bilgiye sahip olmak, nefsin bilinmesini sağlar. Dolayısıyla Yaratan'ın kuvvet ve kudretini... O’nun ..
Ne zaman “Ceza ile çocuk eğitimi olmaz. Çocuk, eğitim için dövülmez.” desem, hep aynı itirazla karşılaşıyorum: “Ama dinimizde çocuğu dövmek var!” “Nasıl yani?” diye sorduğumda “Peygamber Efendimizin ‘Çocuğunuz 7 yaşına gelince namazı öğretin, 10 yaşına gelince, kılmıyorsa dövün’ diye hadis-i şerifl..
Ahilik teşkilatının kurucusu Ahi Evran, Azerbaycan'ın Hoy kasabasında doğmuştur (1171). Hoy, Türkiye'nin doğu sınırından 60 km uzaklıkta ve "Sultan Tuğrul" zamanından beri Türkler'in meskûn olduğu bir bölgedir. Ahi Evran'ın asıl adı "Nasırüddin Mahmud el-Hoyi" olarak kayıtlara geçmiştir. Ahi Evran..
Asıl adı Uveymir'dir. Hazrec kabilesine mensuptur. Hicrî ikinci yılda müslüman oldu. Vâkıdî'nin naklettiğine göre, Ebu'd-Derdâ ailesi içinde en son müslüman olandır. Onun örtüyle örttüğü bir putu vardı. Kendisini İslâm'a dâvet eden dostu İbn Revâha bir gün putunu o evde yokken parçaladı ve gitti. Eb..
Esselâmü aleyküm İhsan Efendi oğlum, Derviş İhsan Efendi oğlum, Sohbet edeb üzeredir. Edeb yolunun meşki sohbetledir. Bu sebepten sohbetteki edeb, şeyhe mukabelede bulunmak, ihvanla hem-meclis olmak husûsî dikkat ister. Sohbet meclisinin sahibi Hazret-i Allah’tır. Allah için sohbete oturuldu mu ar..
“Ya Rab, nasıl ulaşalım Senin rızana…”diye bir düşünce geçiriyorsak içimizden, bir umulmadık bir umman gelir önümüze. O yaradan ki Ekmel-i Kâinat Fahr-i Âlem Muhammed’i (s.a.s) yarattı, bizi nasıl sevdiğini kanıtladı. O sevdi, “Habibim” dedi. Biz de seversek oluruz O’nun mahbubu elbet... Olmaz O’ns..
Buhâri ve Müslim'in, Hz. Câbir'den (r.a) rivayet ettiklerine göre, Câbir şöyle demiştir: «Resûlullah'ın (s.a.s) vefatından üç gün önce işittim ki diyor: «Hiç biriniz Allah'a hüsn-ü zan etmeden ölmesin.» İbn-i Ebî Dünya, 'Hüsn-ü Zan' konusunda aynısını rivayet etmiş ve şunu da ilâve etmiştir: «..
Üçler, yediler ve kırklar tasavvufî tabirlerden olup, kültürümüze yerleşmiş olan sözlerdir. Bunlar kademe kademe, Cenâb-ı Allah’ın sevdikleri, dost edindikleridir. Sevdikleri, dost edindikleri ifadesinden aykırı anlamlar çıkaranlar var. Onlar; “Hiç Cenâb-ı Allah dost edinir mi?” veya “Sever mi?” ..
Allah’ı tanıyan kişiye en zor gelen şey, insanlarla konuşmak, onlarla birlikte bulunmaktır. İşte bunun içindir ki, bin arif arasından ancak birisi, insanlar içinde konuşabilir. Ne var ki bu bir kişi de, peygamberlerin sahip oldukları güç ve kuvvete muhtaçtır. Nasıl muhtaç olmasın ki? O, her sınıf in..