Musa Aleyhisselam şiddetli hüzün, keder ve darlığa düşünce, daha önce gizli kalmış olan sarsılmaz iman ve inancı ortaya çıktı. Gece karanlığının ve karısının çekmekte olduğu acının basmasıyla, Allah ona alâmetlerini belli etti, gösterdi...
Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: Nasıl rahat olayım ki, Sûr sahibi (Hz. İsrâfil) boruyu ağzına almış, cepheye dönmüş ve kulağını dikmiş, ne zaman üfleme emri geleceğini beklemektedir...
Hz. Ali’ye, akrabaları, kendisinin Resûlullah aleyhisselamla olan yakın akrabalığını ileri sürerek Hz. Fâtıma’yı ondan istemesi için baskı yaptılar. Sa’d b. Muaz da, bu hususta Hz. Ali’yi teşvik ve ikna etti...
Sırrı açıklamak eziyet, tanıdık ve dostların hakkına karşı gösterilen gevşeklik olduğu için dinen yasaklanmıştır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:..
Peygamberimiz (a.s), bir gün Hz. Ebu Bekir’le Hz. Ömer’in arasında yürüyüp gittiği sırada, kardeşinin veya kendisinin hasta olan oğluna şifa için Tevrat okuyan bir Yahudiye rastladı...
Sohbet ve arkadaşlık için her insan elverişli değildir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a) şöyle demiştir:..
Rasûl-i Ekrem (s.a.s), 8 Haziran 632 tarihinde vefat etti. O'nun ayrılışı kalpleri hüzne boğmuş, inanan gönüllere büyük bir matem havası yaşatmıştır...
Kur'ân'ın nazmını bozacak derecede aşırıya gitmeksizin sesi yükseltip ahenkli bir şekilde tertil ile güzelce okumak, sünnet-i seniyyedir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:..
Tasavvufun Türk kültüründeki önemi çok büyüktür. Onun terk edilmesiyle cemiyetimizde, kısacası topyekün insanlık aleminde bozulmalar meydana gelmiştir. Şu bir gerçektir ki, Cenab-ı Allah kainatı insan için yaratmıştır. Burada insandan maksat, insan-ı kamildir. Cenab-ı Allah’ın (c.c.) emirlerini yeri..
Hz. Aişe’nin bildirdiğine göre; "Yüce Allah namazı farz kıldığı zaman seferde de, hazerde de (gündüzün vitri olan) akşam namazından başkasını- ki o üç rekat olarak farz kılınmıştı- ikişer rekat, ikişer rekat olarak farz kılmıştı."(1)..
Hz. Peygamber (s.a) önce kabirleri ziyaret etmeyi yasakladı, sonra izin verdi.(1) Umumi olarak kabirlerin ziyareti, ölümü hatırlamak ve ibret almak için müstehabdır. Salihlerin kabirlerini ziyaret etmek ise ibret almakla beraber teberrük için müstehabdır...
Hz. Lokman, ismi Kur’ân’da da geçen, peygamber veya veli olduğu hakkında kesin bir bilgi bulunmayan bir mana büyüğüdür. Hazret-i Lokman ilim ve hikmetiyle dillere destan bir zattır. Bunun içindir ki kendisine Lokman Hakîm, denmiştir. ..
406. Ka’b diyor ki: “İbrahim (a.s): “Ya Rabbi! Yeryüzünde ben¬den başka sana ibâdet eden bir kimseyi görmemek beni mahzun ediyor’ dedi. Bunun üzerine Allah Azze ve Celle, onunla birlikte namaz kılacak melekler inzal etti.”..
Peygamberimiz (a.s); Hudeybiye umresine giderken, Ebva köyüne uğramıştı.(1) Annesi Hz. Âmine’nin kabrini ziyaret için Yüce Allah’tan izin istemiş, izin verilince de(2) gidip kabrin üzerini eliyle düzlemiş(3), ağlamış, yanındakileri de ağlatmıştı.(4) ..
İslâmî disiplinlerin bir konuda öncelikle başvuracakları temel kaynaklarından ilki Kur’ân’dır. Kur’ân bu konumunu Allah kelamı ve ilâhi emirlerin yazılı bir metni olmasından almaktadır. Hz. Peygamber (s.a.v.) ise Kur’ân’ı tebliğ, tebyîn ve uygulayan Allah’ın elçisidir. Bu yüzden dini ilimlerle alaka..
Miraç gecesinde, Rasûl-i Ekrem (s.a.s) Efendimiz yedinci kat cennette, ceddi İbrahim (a.s) ile karşılaşmış, Hz. İbrahim, O'na şu müjdeyi vermiştir:..