Allah cc. hiçbir kimseye gücünün yettiğinden fazla birşey yüklememiştir...
Bağdat'ta Ağustos sıcağı ortalığı yakıp kavurmaktaydı. Herkes, serinleyeceği gölge bir yer, ferahlatacak bir rüzgâr arıyordu. Çarşı-pazar kurulmuş, alışveriş başlamıştı. Bu arada bir adam, yüksek dağların mağaralarından getirdiği buzları satıyordu. Buz kalıpları eriyip ziyan olmadan bir an önce o..
Eski vakaları bilip söyleyenden bir hikaye dinle de bu üstü örtülü sırdan bir koku al. Bir yılancı, afsunlarla yılan tutmak üzere dağlara yüz tuttu. Arayan ister yavaş gitsin, ister hızlı ,nihayet aradığını bulur. İki elini de aramadan çekme. Arama yolda en iyi bir kılavuzdur. Topal olsan, sakat o..
810. Cerîr, Selmân'ın kendisine şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Ey Cerîr! Allah için mütevazi ol. Zira kim Allah için dünyada mütevazı olursa, Allah kıyamet gününde onun kadrini yüceltir." 811. Selmân'ın (ra): "İnsanların en fazla günah işleyenleri Allah'a isyan olan şeyleri en fazla konuşanları..
Ey Hak Nuru Hüsameddin! Bir iki kağıdı fazla al da pirin sıfatlarını anlatayım. Gerçi vücudun nazik ve çok zayıf, fakat sensiz cihanın işi yoluna girmiyor. Gerçi ışık ( gibi nurlu, latif) ve sırça ( gibi ince ve nazik) oldun. Fakat gönül ehlinin başısın, onlara muktedasın. Mademki ipin ucu senin el..
Bu ayın feyiz ve bereketi ifade buyrulurken Peygamber Efendimiz (s.a.s): “Ümmetim Ramazân’da ne türlü hayır ve bereketin olduğunu hakkıyla bilselerdi, bütün senenin Ramazân olarak devam etmesini isterlerdi” demiştir. (Riyazü’s-Sâlihîn, II, 489; Ali el-Müttaki, Kenzul-Ummâl, VIII/478; Heysemî, Mecmâ..
Son dönem tarikatlarını ilk dönem tasavvufî cemaat ve akımlarından ayıran bir takım ortak esaslar ve kurallar vardır. Bu esas ve kurallar daha evvel mevcut olsa bile son dönemdeki şekilde ve önemde değildir. a. Tarikatın başında bir şeyh vardır. Bu şeyh ta‘lim şeyhi değil, terbiye şeyhidir. Sohbet ..
Kardeşlerim, hastalık insanları öldürmez, ölüm Allah' n takdiridir. Zamanı gelince gerçekleşir. Bu ne bir nefes fazla ne de bir nefes az olur. Hasta olduğumuz zaman doktora gideceğiz, ilaçlara riayet edeceğiz ve doktor tavsiyelerine uyacağız. Ancak şifayı da Allah' tan isteyeceğiz. İlaçlar bizler iç..
Kıymetli Kardeşim! Malumunuz üzere Cenâb-ı Allah’a (c.c) yaklaşmanın en kısa yolu, O’nu zikretmektir. Tasavvuf yolu, bu amaçla tesis edilmiştir. Bu yol, tâ Peygamber (s.a.s.) Efendimizden bugüne değin kopmadan gelmiştir ve kıyamete kadar da inşaallah devam edecektir. Nefsi terbiye etmek, başlıbaş..
Abdulkadir Geylânî, 470 (1077)’de Hazar Denizi’nin batısındaki Gilan eyalet merkezine bağlı Neyf köyünde doğdu. Babası Ebu Salih Musa dır. Kendisinin çok dindar bir kimse oluşundan başka fazla bir bilgimiz yoktur. Şeceresi Hz. Ali’ye kadar uzanır. Bu münasebetle “Evlâd-ı Rasul”dür. Babası, o devird..
Abdulkadir Geylânî, 470 (1077)’de Hazar Denizi’nin batısındaki Gilan eyalet merkezine bağlı Neyf köyünde doğdu. Babası Ebu Salih Musa dır. Kendisinin çok dindar bir kimse oluşundan başka fazla bir bilgimiz yoktur. ..
İlâhî lütufların yeryüzüne sağnak sağnak yağdığı, ihsan ve bağış ayı olan bu mübarek ay, mü'minler için kaçırılmaması gereken bir fırsat ayıdır. Şâban ayında yapılan her amelin ve ibadetin sevabı üç yüz katıyla mükafatlandırılır. Böyle bir fırsatı kaçırmayı kimse istemez. Diğer vakitlerde yapılan ..
Hz. Peygamber tarafından dönemin devlet başkanları ve önde gelen isimlerine davet amaçlı gönderilen mektuplardan biri şu günlerde Topkapı Sarayında sergileniyor. Kıpt kavmi Reisi olarak da bilinen Mısır'ın önde gelen ismi el-Mukavkıs'a yazılan mektup gelenek olduğu üzere Ramazan ayının gelmesiyle bi..
İnsanların en fazla yanıldıkları, aldırmadıkları husus nedir? diye sorarsanız, nurunu kendisinden aldığımız Peygamberin de haber verdiği gibi ‘sıhhat ve boş vakittir’ derim. Bundan çok yanılmalar oluyor. Sanki hep sıhhatli kalacağız zannediliyor. Hastalıklardan önce maalesef sıhhatimizin kıymeti..
Ahirette hâl bakımından insanların en mesûdu, en fazla Allah’ı sevenidir. Zira ahiretin manası, Allah’ın huzuruna varmak ve O’nunla mülâki olmanın saadetini elde etmek, demektir. Muhib (âşık) uzun zaman şevkiyle kıvrandığı mahbubunun (sevdiğinin) huzuruna vardığında bulanmaksızın, hasım ve rakibi..