Hep fesad işlerime, Estağfirullah tevbe, Yaman teşvişlerime, Estağfirullah tevbe. Gözümün baktığına, Gönlümün aktığına, Kulağım çaktığına, Estağfirullah tevbe. Dilimin gıybetine , Nefsimin lezzetine, Hep azam lezzetine, Estağfirullah tevbe...
“Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön! (İyi) kullarımın arasına ve cennetime gir.” Fecr Suresi 28, 29, 30. ayet..
Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurdu: “Bir kimse ki, kendi gibi yaratılmışa dayanır, o melundur.” Melun: Lanete uğramış, herkesin nefretini celbeden kimse, demektir. Hayret. Çoğu kimseler, bu lanet halkasına takıldı, hayret. Halkın çoğu aynı yolda. Allah'a dayanan, bir tane denecek kadar a..
Şüphe yok ki Allah, adaleti, lütuf ve keremde bulunmayı ve yakınlara ihtiyaçları olan şeyleri vermeyi emreder ve çirkin olan, kötü görünen şeylerle haksızlığı nehyeder; öğüt alasınız diye de size öğüt vermektedir. Nahl Suresi 90. ayet..
Allah-u Teâlâ'nın katında duâdan daha değerli bir şey yoktur. (Tirmizî - İbn-i Mâce)..
Cenâb-ı Allah, O’nu medh ettiği için biz de O’nu sever ve O’nun getirdiklerine uyarız. Kıyamet günü şefaat sahibi olduğu için O’nun şefaatini umarız. Ravza’sının başında buluşmayı arzu ederiz. Oradaki, adetleri yıldızlardan daha çok olan güzel mi güzel kâselerden dolu dolu içmeyi umarız. O’na salât ..
"Bizim sözlerimiz Kitab ve Sünnet'tendir. Bu iki kaynaktan gücünü ve manasını almayan bir sözde değer yoktur." "Ârifin alâmeti nedir?" diye sorulduğunda; "Allahü Teâlâ'yı anmakta gevşeklik göstermemektir." buyurdu...
Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri, Bağdad’daki derslerine ve va’zlarına ara verip, bir müddet yalnızlığı tercih ettikten sonra, tekrar ders, va’z ve fetvâ vermeye başladı. Pek meşhûr oldu. İnsanlar her taraftan onun sohbetine koşuştular. Âlimler, sâlihler toplanmıştı. ..
Receb ed-Dârî şöyle anlatmıştır: Hicretin 616. yılında, Şam’da Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin oğlu Şeyh Mûsâ’dan dinledim. Şöyle anlatıyordu: Rahmetli babam birgün buyurdular ki: “Bir vakit Berye’ye (çöle) çıkıp orada bir müddet kaldım. İçecek su bulamadığım için çok fazla harâretlenmiştim. ..
İman sahibi, dünyalık adamlar arasında bir garip kişidir. Zâhid olan, âhirette bir zavallı gibidir; çünkü onun arzusu âhiretin güzelliği değildir, efendisidir. İrfan sahibi ise, Zât-ı İlâhîden gayri her şeyi bir yana atar. Bazı iman sahipleri dünyada bir zindan hayatı yaşar. Rızkı dar değildir...
Fil Yılından 6 yıl sonra Mekke’de doğmuştur. Hz. Ebû Bekir’in dâvetiyle müslümanlığa girenlerin ilki ve ilk 15 müslümandan biri olarak bilinir. Kureyş’in ileri gelenlerinden olup; zenginliği, cömertliği, tevazu ve olgunluğu ile tanınan bir zât idi...
"Ey iman edenler! Bilmeden birilerine zarar verip de sonra yaptığınıza pişman olmamanız için, yoldan çıkmışın biri (bir fâsık) size bir haber getirdiğinde doğruluğunu araştırın" (Hucurat, 49/6)..
Hazret-i Hüseyin (r.a), Rasûlullah (s.a.s) Efendimizin sevgili ikinci torunu... Hazret-i Ali (r.a)'ın küçük oğlu... “Şehid” lakabıyla meşhur... Başına gelen acı hadiseler dolayısıyla İslâm ümmetinin yüreklerini sızlatan bir yiğit... “Kerbelâ Şehidi” diye tanınan bir sevgili mazlum insan... O, ..
Hocamız sohbetinde Yunus Peygamberin kıssasından ibretlik sahneler sunuyor ve zikir, tesbihin önemine vurgu yapıyor. Güzel ahlak ve faziletlerden bahsediyor. Hadislerdeki hassasiyete değiniyor...
Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: Müslümanın, Müslüman üzerinde beş hakkı vardır: Selamını almak, hastalanınca ziyaret etmek, cenazesine gitmek, davetine icabet etmek, aksırıp da elhamdülillah dediği zaman, yerhamükallah demektir.(müslim)..
Rahmet, mağfiret ve merhametin membaı şüphesiz Allah Teâlâ’dır. Yaratan, yaşatan, rızıklandıran ve en-nihaye yok eden O’dur. Hal böyleyken, başta insan olmak üzere bütün mahlûkat az ya da çok yekdiğerine muhtaçtır. Sünnetullah böyledir. ..