Hz. Aişe (r.anhâ) şöyle anlatmaktadır: “Rasûlullâh (s.a.s) Medine’ye gelişinde bir gece uyuyamadı ve:..
Derler ki: Kendisine babasından bin dirhem miras kaldığı halde bir kuruş bile almadı. Bunun sebebi olarak babasının kaderi inkâr ettiği gösterilir...
Yazık sana! Onlardan olduğunu iddia ediyorsun. Göster alametini? Bilelim. Laf çokluğu burada iş görmez. Hakk'a yakın olduğuna delil göster...
Amr b. Cemuh, çok topal ve aksaktı. Kendisinin yetişmiş, aslan gibi dört oğlu olup, Peygamberimiz aleyhisselâmla birlikte savaşlara katılırlardı...
Kur’an’da, faiz ile ilgili dört farklı sûrede olmak üzere sekiz âyet nazil olmuştur. Bunlardan beşi Bakara sûresinde, Âl-i İmrân, Nisâ ve Rûm surelerinde de birer âyet bulunmaktadır...
Tasavvuf ıstılahlarından heybet ve üns; kabz ve bastın üstünde iki hâldir. Nitekim kabz havfın üstünde bir mertebe, bast da recânın üstünde bir derecedir...
“Sûfıyye” ismi mutasavvıflar taifesinin adı haline gelmiştir. Müfredinde, sûfi adam denilir. Sûfiler cemaatine ise sûfiyye adı verilir. (İrâdesi ve cehdi ile benzeme yolu ile) bu mertebeye vâsıl olmak isteyenlere mutasavvıf, mutasavvıflar topluluğuna ise “mutasavvıfa” ismi verilmektedir. Bu ismin A..
“Bu iş (tarikat işi)kılık kıyafetle olmaz. Allah’ın (c.c) nurunu elbisede aramayın” buyururdu. Kendisi de halktan farklı giyinmezdi...
Bir zat Davud’un yanına girmiş ve ona bakmaya başlamıştı. Davud bu zata: “Bilmiyor musun ki, velîler lüzumsuz konuşmalar kadar lüzumsuz bakışlardan da hoşlanmazlar” demişti. ..
Âlemler nûra gark oldu Muhammed doğduğu gece Mü’min, münâfık fark oldu Muhammed doğduğu gece..
Evladım! Dünya ve ahret saadeti ancak Allah’ı zikirdedir. Allah’ın zikrini yapanlar dünya ve ahret selamet ve saadetine ererler. Şeriatla tarikatla amel edenler muvaffak olurlar. Yolumuz, şeyhimiz, mürşitlerimiz, pirlerimiz büyük zatlardır. Kuvvetli bir yoldur. Büyük bir caddedir. Çalışan mahru..
"Rablerine dönecekleri için yapmakta oldukları işleri kalbleri ürpererek yapanlar var ya, işte hayır işlerine koşan ve hattâ bunun için yarışanlar onlardır (Mü’minûn, 60-61) âyet-i kerimeleri nâzil olmuştu...
Ebu Bekir Dukki’ye: “Cehm Dukki, semâ esnasında coştu ve eline geçirdiği bir ağacı kökünden söktü” dediler. Ebu Bekir ile Cehm bir ziyafette bir araya geldiler, Ebu Bekir âmâ idi...
“Ey mü’minler emîri! Bak sırtıma!” dedi. Hz. Ömer onun sırtına bakınca : “Doğrusu ben insan sırtının bugünkü gibisini hiç görmemiştim!” dedi. Habbab:..
“Şakîk, zenginlerden birinin oğluydu. Genç yaşta ticaret için Türk ülkesine gitmişti. Bir puthaneye girdi. Burada putlara hizmetçilik yapan birini gördü. Hizmetçi saçını sakalını tıraş etmiş, üzerine erguvânî bir elbise giymişti...