Evliyanın sözlerine kibâr-ı kelâm denir. Velîler peygambere vâris olan zâtlardır. Binâenaleyh onlar, zuhûr etmedikçe ve gönüllerine ilhâmât havale olunmadıkça mümkün mertebe söz sarf etmezler...
Hırka giymek, Şeyh ile mürit ile arasında bir bağlantı kurmak, müridin nefsi ile kendi arasında şeyhin hakemliğini kabul etmesi ve şeyhine ait elbise ile talibin nefsinde şeyhin iradesinin hakimiyet tesis etmesi demektir...
Şeyh, Allâh’ı kullarına gerçek manada sevdiren, kullarını da Allâh(c.c)’a sevdiren ve yaklaştıran kimsedir. Şeyh, ittiba-i Resul(sav)’u şart koşar ve oraya götürür. Tezkiy-i nefis yoluyla Cenab-ı Hakk’ı bildirir ve sevdirir. Şeyhin üzerinde Cenab-ı Hakk’ın verdiği bir vakar vardır. Şeyhlik yolu..
Halvet, dinin selameti, nefis ahvalinin yok olması, amelin Allâh için yapılması içindir. Keşf ve Fetih mülahazasıyla yapılan halvet fitneye düşme demektir. Taleb edilecek istikamettir; keramet değildir. ..
Ömer b. Abdülaziz, ümmetin meşru kabul ettiği yegane Emevî valisidir. Ömer b. Abdülaziz’in bir rahleye ihtiyacı vardı. Kâtibi Müzâhim’den çarşıya gidip bir rahle almasını istedi...
Âlimlerden bir zât, yine bir gün Bâyezid hazretlerini görünce çok sevmiş, zekâ ve anlayışını ölçmek için: 'Güzel çocuk, namaz kılmasını biliyor musun?' diye sormuştu. Bâyezid-i Bestâmî(k.s.) de:..
Menkıbeye göre "Yunus, üç bin şiir söylemiş, bunları araştırıp toplamak ise Molla Kasım (v.1420) isimli bir âlime nasip olmuştur. ..
Tasavvufun belli bir şeklini yaşamak için “şeyhin” lüzumlu ve gerekli, diğer bir şeklini yaşamak için ise şart ve zorunlu olduğunu belirten sûfiler; bu yola girmemenin doğuracağı zararları ve bunun yol açacağı manevî felaketleri göstermekten geri durmamışlardır. Bu yolda bazıları yolunu kaybeder, şe..
Peygamber Efendimiz’e ait İstanbul’da 2 tane hırka bulunuyor. Efendimiz'in (s.a.s) miraca çıkarken üzerinde bulunan Hırka-i Şerif, O'nun vasiyeti üzerine Hz. Ali ve Hz. Ömer tarafından Veysel Karanî’ye verildi...
Yüceler yücesi Allah Teala buyurdu ki: "Bir zaman Allah peygamberlerden ahit almıştı: 'Ne zaman size bir kitab ve hikmet verirsem ve sonra size bir peygamber gelip onu tasdik ederse, ona mutlaka iman edecek ve yardım edeceksiniz." (Âl-i İmrân, 3/81) Başka bir ayet-i kerimede ise şöyle buyurmakta..
Çanakkale Savaşlarında savaşıp, bir kolu ile bir ayağını kaybeden Fransız Generali Bridges, yurduna döndükten sonra anlattığı bir savaş hatırasında şöyle diyor:..
Prof. Dr. Ali Akyüz’ün Hz. Peygamberin (a.s) Misyonu, Vizyonu ve Aksiyonunu baz alarak kaleme aldığı “114 KOD”dan sonra “Yaşayan Kur’an” da dipdiri bir peygamber bilinci ve sevdasıyla hayatını tatlandırmak isteyenler için bir başucu kitabı niteliğinde…..
Kumandanlarından biri bir zafer dönüşü Halife Hz. Ömer’in huzuruna çıktı. Yanında kısa boylu, tıknaz biri bulunuyordu. Hz. Ömer: “Bu kim?” diye sordu. Kumandan anlattı: ..
İmam-ı Gazali hazretleri, ‘‘Anatomi ve astronomi ilimlerini bilmeyen, Allahü Teâlâ’nın varlığını ve kudretini iyi anlayamaz’’ buyuruyor...
Peygamber Efendimiz (s.a.s), başına gelen birbirinden çetin ibtilâları büyük bir olgunlukla karşılamış; çizgisini, moral ve motivasyonunu asla kaybetmemiştir. Peki, bu kadar sıkıntı, tasa, imtihan içerisinde nasıl oluyordu da o mübarek çehresinden tebessüm hiç eksik olmuyordu! Her şeyden önce O’nu..
Serzeniş ve şikâyette bulunmak, tıpkı ilaçla rahatlamak gibi nefsi rahatlatan bir davranıştır. Bu, âlim bir zatın yapmayacağı bir davranıştır. Böyle bir durumda, Rabbinin, kendisine mubah kıldığı şekilde tedavi ile rahatlamak, derdini insanlara anlatarak rahatlamaktan daha hayırlıdır...