Gönül hûn oldu şevkinden boyandım yâ Rasulallah Nasıl bilmem bu nirâna dayandım yâ Rasulallah Ezel bezminde bir dinmez figândım yâ Rasulallah Cemâlinle ferahnâk et ki, yandım yâ Rasulallah Yanan kalbe devasın Sen, bulunmaz bir şifâsın Sen Bulunmaz bir sehâsın Sen, dilersen rûnümâsın Sen Hab..
1. Allah’ı zikretmek her zaman lâzımdır. Bunun için maddenin getirdiği ağır bunalımlardan kurtulup kalp ve ruh huzuruna ermek ancak Cenab-ı Allah’ı çokça zikretmekle mümkün olur 2. Nefsini tezkiye ve terbiye etmekle, Allah’ın rızasını kazanmaya talip olan mürit, günlük zikrini hiç aksatmadan yapma..
Vefakâr, sâdık ve mahbub, muhterem veled-i manevîm, İhsan Efendi oğlum, es-Selâmü aleyküm ve rahmetullah ve berekatullah. Gözyaşlarıyla yazmış olduğunuz mektup her zamanki gibi bizi mütehassis eyledi (çok duygulandırdı.) Mâlum, Balkanlar birçok fitneye gebe, devletimizin ve halkımızın ahvâli de p..
De ki: Allah'ı seviyorsanız bana uyun da Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı yarlıgasın. Allah yarlıgayıcıdır ve rahimdir. Âli İmran, 31..
Hâlisiye kolu; eş-Şeyh Ziyâuddin Abdurrahman Hâlis Kerkükî (k.s) Hz.leri tarafından kurulmuş ve “Hâlis” ismine izâfeten “Hâlisiye” olarak tanınmıştır. Şeyh Abdurrahman Hz.leri; kelime-i tevhîd ve lafza-i celâl zikirlerinin yapılışında bazı yeni usuller koymuş ve bu ictihâdıyla “Pir” unvanını almıştı..
Enes b. Mâlik (r.a)'tan rivayet edilmiştir: “Resulullah (s.a.v.), Uhud dağına bakıp: “Doğrusu Uhud, bizi seven bir dağdır. Biz de onu severiz” buyurdu...
"Lâ ilahe illallah" yüce, değerli, paha biçilmez bir sözdür ki ona yapışan selâmete kavuşmuş ve azaptan korunmuş olur. Bir hadis-i şerifte, "İnsanlar 'lâ ilahe illallah' diyene kadar onlarla savaşmakla emrolundum. Bunu dedikleri zaman kanlarını benden korumuş olurlar" buyurulmuştur...
Allah Teala'yı hakkı ile takdir eden alimler, Allah Teala'ya dünyevi çıkarlarını koruması, maksatlarına ulaşmalarını sağlaması için tevekkül etmezler. Onlar tevekküllerinde arzuladıkları takdirin gerçekleşme sini, istemedikleri hükümlerin değiştirilmesini, Allah Teala'nın sabık iradesinin kendi a..
Muhayrık; Sa´lebe b. Fıtyevn oğullarından, Benî Kaynuka veya Benî Nadîr Yahudilerinin bilginlerindendi. Peygamberimiz aleyhisselamı Tevrat´taki sıfatlarıyla tanırdı...
Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri, Bağdad’daki derslerine ve va’zlarına ara verip, bir müddet yalnızlığı tercih ettikten sonra, tekrar ders, va’z ve fetvâ vermeye başladı. Pek meşhûr oldu. İnsanlar her taraftan onun sohbetine koşuştular. Âlimler, sâlihler toplanmıştı. ..
İman sahibi, dünyalık adamlar arasında bir garip kişidir. Zâhid olan, âhirette bir zavallı gibidir; çünkü onun arzusu âhiretin güzelliği değildir, efendisidir. İrfan sahibi ise, Zât-ı İlâhîden gayri her şeyi bir yana atar. Bazı iman sahipleri dünyada bir zindan hayatı yaşar. Rızkı dar değildir...
Sakın haset etmeyin, çünkü ateş odunu yiyip bitirdiği gibi, haset de salih amelleri yer bitirir.” (Ebu Davud, h. no: 4903)..
Hazret-i Hüseyin (r.a), Rasûlullah (s.a.s) Efendimizin sevgili ikinci torunu... Hazret-i Ali (r.a)'ın küçük oğlu... “Şehid” lakabıyla meşhur... Başına gelen acı hadiseler dolayısıyla İslâm ümmetinin yüreklerini sızlatan bir yiğit... “Kerbelâ Şehidi” diye tanınan bir sevgili mazlum insan... O, ..
Hılfu'l-Fudûl (Erdemlilerin Yemini) Topluluğu, hukukun güçlüden yana olduğu, hak ve adaletin vicdanlara bırakıldığı câhiliyye döneminde kurulan bir nevi gönüllü yargı ve kolluk kurumudur. Peygamberimiz bu topluluğa 21 yaşında katılarak toplumun ıslahı yolunda önemli bir katkıda bulunmuştur...
“Eyyâm-ı nahr” denilen bu günlerde, hâli vakti yerinde olan her müslüman, Cenâb-ı Allah’ın (c.c) rızası için kurban keser. İslâm ölçüleri içerisinde, bayramını bayram yapmaya çalışır...
Rasûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, “Bir kimse malî bakımdan imkân bulur da kurban kesmezse, sakın bizim namazgâhımıza yaklaşmasın! İbn Mâce, Sünen, Edâhi, 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2, 321" buyurarak îkaz ve irşad etmişlerdir. ..