Ey Hak Nuru Hüsameddin! Bir iki kağıdı fazla al da pirin sıfatlarını anlatayım. Gerçi vücudun nazik ve çok zayıf, fakat sensiz cihanın işi yoluna girmiyor. Gerçi ışık ( gibi nurlu, latif) ve sırça ( gibi ince ve nazik) oldun. Fakat gönül ehlinin başısın, onlara muktedasın. Mademki ipin ucu senin el..
Asıl adı Cemal Kazan'dır. Ancak O, ''Cemil Baba'! olarak tanınmıştır. Cemil Baba 1912 yılında Kayseri'nin Deliklitaş Mahallesinde doğmuş, daha sonra Talas'a yerleşmiştir. 1982'de de burada vefat etmiştir. Halk arasında ''Hacı Cemil, Mavi Boncuklu Cemil Baba, Boyacı Cemil!' gibi adlarla anılan Cemil..
Ali dedi ki: “Ben kılıcı Allah için vuruyorum. Allah kuluyum ten memuru değil! Allah aslanıyım heva heves aslanı değil... İşim, dinime şahittir. Ben “Attığın zaman sen atmadın, Allah attı” sırrına mazharım. Ben kılıç gibiyim, vuran o güneştir...
Bursa'nın Yunan işgali sırasında, bir Yunanlı asker, Pîr Emîr'in türbesine girerek, ata biner gibi mezarın üzerine çıkıp, kötü sözler söylemeye başladı. O anda askerin ayakları kurudu. Feryadı üzerine arkadaşları tarafından türbeden çıkarıldı. Durum Yunan komutanına bildirilince, Pîr Emîr'in türbesi..
Karanın denize denizin karaya aşk ilan ettiği bu tepede, bastığı yerleri yeşerten Hızır aleyhisselamın ayak izleri var mı, yok mu? Neden olmasın? Allah’ın farklı bir bilgi ile donattığı bu kulun kaderin bir icracısı gibi dolaşırken... buralara da uğramaması için bir sebep var mı? Yok! Beykoz Yuşa ..
Semâ, “dinlemek, işitmek, kulak vermek, işitilen söz” anlamlarına geliyor. Terim olarak ise; musiki nağmelerini dinlemeye, dinlerken vecde gelip kendinden geçmeye, oynayıp raks etmeye, tasavvuf ehlinin cezbe haliyle ayakta zikretmesine deniyor. Mevleviliğin sembol zikri semada maksat ve niyet; ruh..
Bazı nasipsizler, bazı kendini bilmezler, zaman zaman başka mesele yokmuş, her şey bitmiş gibi, aslı astarı olmayan, hiçbir dayanağı bulunmayan sözler sarf ediyorlar. Şiirlerine baktığımızda, hayatını okuduğumuzda açık ve net olarak görürüz ki Mevlânâ’da hiçbir sapma ve ahlaksızlık hali mevcut deği..
Murâkabenin hakîkati, Rakîb’i (murâkabe edeni) gözetmek ve himmetini tamamen ona çevirmektir. Başkasından ötürü herhangi bir işten sakınan bir kimseye ‘Filan adamı murâkabe edip onun tarafını gözetti’ denir. Bu murâkabeden gaye, kalbin bir durumudur. O durum, marifet çeşitlerinden birinin meyvesidir..
Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurur: “Allah bir kulu hakkında hayır dilerse, onu din ilimlerinde anlayışlı kılar. Nefsinde mevcut ayıpları görmeyi kendisine nasip eder.” Din işlerinde derin bilgiye sahip olmak, nefsin bilinmesini sağlar. Dolayısıyla Yaratan'ın kuvvet ve kudretini... O’nun ..
“Bilginlerin kötüsü, beyleri ziyaret eden bilgindir; beylerin hayırlısı da bilginleri ziyaret eden bey. Ne güzel beydir yoksulun kapısındaki bey; ne kötü yoksuldur beyin kapısındaki yoksul.” Halk, bu sözün dış anlamını almıştır. Onlarca bilgin kişinin, bilginlerin kötülerinden olmaması için beyleri..
“Ben ilahi tecelli ile yerinden kopmuş, parçalanmış bir dağ gibiyim.” • Bu nefisten, heva ve hevesten kurtuldum. Bunların dirisi de bela, ölüsü de bela. Hâlbuki ben, ister diri olayım, ister ölüp gideyim, yerim, yurdum Allah’ın lütfundan başka bir yer değildir. • Ey susmak! Benim özüm sensin, sev..
Mustafa, bir gün, dostlarından birinin cenazesiyle ve dostlarla mezarlığa gitti. Onun mezarına toprak doldurdu, tohumunu yeraltında diriltti. Bu ağaçlar, toprak altındaki insanlara benzerler. Ellerini topraktan çıkarıp; halka doğru yüz türlü işaretlerde bulunurlar, duyana söz söylerler. Yeşil dill..
İmam Şâf’i’i Hazretleri, aslen ümmî (okuma-yazma bilmeyen), fakat gönlü ilm-i ledünnî ile dolu Şeybân-ı Râ’i gibi bir zatın önünde, anasının dizi dibinde oturan bir çocuk gibi mütevazi bir tavır içinde bulunur ve teveccüh için beklerdi. Hatta İmam-ı Hanbeli Hazretleri: “Ey İmam! Şeybân-ı Râ’i gibi..
Âlimler, İmam-ı Azam’ın takvası, ibadeti ve zühdünde icma etmişlerdir. Kalbi ahlaki kötülüklerden arı, her çeşit faziletle süslü, Allah ve Resulü’nün getirdiklerine sıkı sıkıya bağlıydı. İmam Abdullah b. el-Mübarek: “Ebu Hanife’den daha çok Allah’tan korkan birisini görmedim.” [18] demektedir. Abd..
Günlük hayatımızda ve bilhassa namazın içinde, dualarımız arasında, topluca ve tek başına yapılabilecek bu vazifenin mahiyeti, kimlere getirilebileceği, hükmü ve önemi: "Salât" kelimesi lügatte; dua, namaz, rahmet mânâlarına geldiği gibi kendisinden türetilen bazı fiillerinde bereket mânâsı da vard..