Hacı Mustafa Hayri Baba (k.s) Hazretleri müritlik dönemine ait başından geçen bir olayı şöyle anlattı: Bir gün nafile bir oruç tutuyordum. Bizim Malatya’da herkesçe iyi tanınan (meşâyih bilinen) birinin dükkânına gittim...
...Bu gecelerden birisinde pencereleri kapatıp kapıyı kilitlemiş oturuyordum. Birdenbire perdeler kalktı ve kilitli olduğu halde kapı açıldı. Ardından da iki şahıs içeri girdi. Ali Paşa hemen yerinden kalktı, el pençe divan durdu...
Kurban Bayramı'na az bir süre kaldı. Senede bir kez ifa edilen bu ibadetle ilgili ayet ve hadisler ışığında bazı önemli hatırlatmalarda bulunmayı görev bildik...
İbni Abbâs (r.a)'dan rivayetine göre Rasûlullâh (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Başka günlerin hiçbirinde, şu günlerde –zilhiccenin ilk on gününü kastederek– işlenecek amel–i sâlihten, Allah katında, daha sevimli hiçbir amel yoktur." ..
Tarık b. Abdullah el-Muharibî, bir müşahedesini şöyle anlatır: “Rasûlullah’ı (s.a.s) Zü’l-Mecaz panayırında görmüştüm. Kendisinin üzerinde kırmızı bir cübbe bulunuyor, en yüksek sesiyle:..
İmâm-ı Şiblî (k.s) bir adama: - Nereye gidiyorsun? - Hacc’a. - Öyle ise iki çuval götür, onlara orada rahmet doldur ve onları giy, bize getir ki, haccdan nasibimiz olsun, kalana onu verelim, ziyaret edeni onunla ağırlayalım...
Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in bir hadîs-i şerifini şöyle anlatırlar: Bir gün Peygamber Efendimiz’in huzuruna biri geldi ve “Seni Allah için seviyorum.” dedi. Şu cevabı aldı: “O halde, fakri gömlek gibi giy. Belaya sarıl. Öbür âlemde beni bulmak, benimle olmak için yaptıklarımı yapmalısın. Sevginin..
Basra'da zengin ve cimri bir kişi vardı. Komşularından biri kendisini davet etti. Kendisine yumurtalı kıyma takdim etti. O yumurtalı kıymadan fazlasıyla yedi...
Kul, namaz kılarken hatırına türlü düşünceler gelebilir. Bu kısımda bunların hükümlerini ele alacağız. Kul, namazda hatırladığı bir hayrı yapmak için acele etmelidir. Bu, Allah Teâlâ’ya en sevimli gelen şeylerdendir. Çünkü O, bunu kuluna en sevdiği bir an ve ortamda hatırlatmıştır. Namazda akla gel..
Sürâka, mecliste biraz eğleştikten, oyalandıktan sonra, kalkıp evine girdi. Hemen atını alıp çıkmasını ve yüksek tepenin arkasında kendisini beklemesini cariyesine emretti...
...Bu ne yüce bir saygı ve edep anlayışıdır ki, milyonda bir gerçekleşmesi mümkün olmayan bir konuda bile ecdadımız işi şansa bırakmak istememişlerdir...
Şunu iyi bil ki, miskin ve zavallı olan bu kulun önünde, can çekişmenin dışında, karşılaşacağı keder, korku ve azaptan başka hiçbir şey olmasaydı bile sadece ruhunun çıkış anındaki sancılar onun hayatını zehir etmeye, neşesini kaçırmaya, onu gafletten uzaklaştırmaya yeterdi...
Ey kardeşim, bilmiş ol ki Allah Teâlâ insanı iki muhtelif şeyden yaratmıştır. Birincisi cisimdir ki bu zulmânî, kesif (katı, donuk, yoğunluğu bulunan), sonradan meydana gelen ve bozulmayla yüz yüze olan, organik ve kimyasal bileşiklerden oluşan ve de varlığının devamını haricî faktörler olmaksızın ..
Kifâf-ı rızık, seni fenâlıklardan alıkoyar. Peygamber (s.av.) Efendimiz bir hadisinde: "Allâh'ım, Al-i Muhammed'e kifâf (kâfi) miktarı rızık ver."..
Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurur: “İslâm dinini kabul etmiş biri, herhangi bir şahsa zenginliği için saygı gösterirse dininin üçte ikisi gider.”..
“Bilmiyorum, benim bu hususta bir bilgim yok! Ben onun üzerinde gözcü değilim. Siz ona çıkıp gitmesini emrettiniz. ‘Bizden ayrıl, git!’ dediniz. O da çıkıp gitti” dedi...