Nakledildiğine göre sahabeden birisi, Hz. Peygamber’e gelerek: “Bizi de gözet, sözlerini anlayabilmemiz için teenni ile konuş” anlamında: “Râ‘inâ ya Rasûlullâh” dedi. ..
Rasûl-i Ekrem Efendimizin yeryüzündeki halîfeleri olan İslâm büyükleri söz, fiil ve ima ile rahatsız edilmemeli, mübarek vakitleri boş ve laubali lakırdılarla işgal edilmemelidir. ..
Gönül hûn oldu şevkinden boyandım yâ Rasulallah Nasıl bilmem bu nirâna dayandım yâ Rasulallah Ezel bezminde bir dinmez figândım yâ Rasulallah Cemâlinle ferahnâk et ki, yandım yâ Rasulallah Yanan kalbe devasın Sen, bulunmaz bir şifâsın Sen Bulunmaz bir sehâsın Sen, dilersen rûnümâsın Sen Hab..
``Benim dünya ile ne işim var? Ben dünyada yolculuğu sırasında bir ağaç altında gölgelenen, sonrada oradan geçip giden bir yolcu gibiyim.´´(İbn Mâce, Zühd 409)..
Medine’de yanlarında kalacak akrabaları veya evleri olmayan kimsesiz, fakir muhacirler burada barındıkları için, buranın sakinlerine “Ashâb-ı Suffa” ya da “Ehl-i Suffa” denilmiştir...
Kur’ân-ı Kerim tarafından kesin olarak yasaklanmış kumardan başka bir şey olmayan “müşterek bahse tutuşma”, ne at yarışları ne de öteki şeyler için söz konusu değildi...
Asr-ı Saadette yapılan sporlardan biri de koşuculuktu. Hz. Peygamber (s.a.s), Seleme b. Ekvâ ile Ensar’dan birine, Medine’ye kadar koşu yarışı yapma izni vermişti. ..
Bedir Gazvesi, miladî 624 yılında Bedir kuyularının bulunduğu meydanda vuku bulmuş, savaşı Allah'ın inayetiyle müslümanlar kazanmıştır. Bedir Gazvesi’nde muhacirlerden şehid olan altı sahabî şunlardır:..
İslam’a göre, bir kimsenin vahiy alan bir peygamber olabilmesi için hiç de mucize göstermesi gerekmez. Zira bir kimse peygamber bile olsa, her şey insana değil Allah’a bağlıdır ve onun emriyle meydana gelmektedir...
Bugün Müslümanların, hakkı tebliğdeki metotlarının yanlış olması sebebiyle İslâm çatısı altında toplanma anlayışı zarar görmektedir. Hakkı anlatmadaki usûlümüzü Kuran-ı Kerim en güzel ve en açık şekilde ortaya koymuş, Peygamberimiz (s.a.v.) kapalı kalmadan hepsini sözüyle ve özüyle açıkla..
"Kişinin yamalı elbise giymesi, onun için, emanet olan şeyi yemesinden daha hayırlıdır."..
Hz. Âişe (r.anhâ) vâlidemiz; zeki ve bilgili olmasının yanısıra, Efendimizin eşi olması hasebiyle de pek çok şeye vâkıf idi...
Rasûlullâh (s.a.s) Efendimiz, son derece merhametli idi. O, hayatı boyunca daha çok başkaları için üzülmüş ve endişelenmiş, küçük bir söz, davranış ve hatta işaret bazen kendisini ağlatmaya yetmiştir...
Rasûlullâh'ı (s.a.s) sevmek ve O'na cân u gönülden bağlanmak, her müminin şiârıdır. Bu husus Kitabımız'da sık sık vurgulanır...
“Hayır! Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp, sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.” (Nisâ, 65)..