İmâm-ı Azam Ebû Hanife (r.a)'ye bir grup inkarcı gelmişti. Bunlar, Allahu Teâlâ'nın varlığını ve âlemlerin yaratıcısı olduğunu inkar ediyorlardı.
Bu meseleyi İmâm-ı Azam'la tartışmak ve müslümanları şüpheye düşürmek istiyorlardı. Adamların niyet ve dertlerini bilen İmâm-ı Azam, söze şöyle başladı:
- Bu konuya girmeden önce size bir şey soracağım: Şu Dicle nehrinde bir gemi var. Başında bir kaptan, içinde bir yardımcı eleman yokken, kendi başına hareket ediyor, sahile yanaşıyor, içine yiyecek, içecek ve bir sürü malzeme dolduruyor; sonra kendi başına yol alıyor, gideceği yere gidiyor, bu yükleri orada boşaltıp geri dönüyor. Siz buna ne dersiniz? Adamlar hep bir ağızdan:
- Bu olacak iş değil, böyle bir şey kesinlikle meydana gelemez. Kendi başına bir geminin bunları yaptığı nerede görülmüş? dediler. O zaman İmâm şunları söyledi:
- Bir geminin tek başına bu işleri yapması imkansız olunca, üstüyle altıyla şu koca kainatın kendi başına kurulması, hareket etmesi, içinde bunca varlıkların yaşaması nasıl mümkün olur?
Adamlar sustular, bu âlemin ve kendilerinin sahipsiz olmayacağını fark ettiler ve Ebû Hanîfe’nin huzurunda müslüman oldular.
(Aliyyü'l-Kâri, Şerhu Fıkhı'l-Ekber, 22.)