Peygamberimiz (a.s), hicret yolunda Hz. Ebu Bekir, Âmir b. Füheyre ve Abdullah b. Uraykıt ile birlikte Ümmü Ma'bed adında birinin çadırına uğradı.
Ondan hurma veya et satın almak istediler.(1)
Fakat, Ümmü Ma’bed Hatunun yanında bunlardan hiçbir şey bulamadılar.
Çünkü, hazerde, seferde azığı tükenen veya kıtlığa uğrayan halk, onda bulduklarını, olanları satın alır, tüketirlerdi.(2)
Ümmü Ma’bed Hatun:
“Vallahi, yanımızda birşey bulunsaydı, sizin ihtiyacınızı gidermek için ikram ederdim!” dedi.(3)
Peygamberimiz (a.s):
“Ey Ümmü Ma’bed! Yanında süt bulunur mu?” diye sordu.
Ümmü Ma’bed Hatun:
“Yoktur! Vallahi davarlar kısırdır!” dedi.(4)
Peygamberimiz (a.s), çadırın bir tarafında duran arık koyunu gördü ve:
“Ey Ümmü Ma’bed! Nedir şu koyun?” diye sordu.
Ümmü Ma’bed Hatun:
“O, arık, davar sürüsünden geri kalmış, dermansız, güçsüz bir koyundur!” dedi.
Peygamberimiz (a.s):
“Onda süt var mı?” diye sordu.
Ümmü Ma’bed Hatun:
“O, bundan tamamıyla mahrumdur!” dedi.
Peygamberimiz (a.s):
“Benim onu sağmama izin verir misin?” diye sordu.
Ümmü Ma’bed Hatun:
“Evet! Anam, babam sana feda olsun! Eğer sen onda süt bulabileceğini sanıyorsan, sağ!” dedi.(5)
“Ey Allah! Ona (Ümmü Ma’bed’e) koyununu bereketli kıl!” diyerek(7) dua edince, koyunun memesi sütle dolup taştı!
Peygamberimiz (a.s) beş-on kişinin kanasıya içeceği büyüklükte bir kap getirtti ve içine süt sağdı. Kabı ağzına kadar doldurdu.
Önce Ümmü Ma’bed Hatun ondan kanasıya içti.
Peygamberimizin (a.s) yoldaşları da ondan kanasıya içtiler. Onlardan sonra da, Peygamberimiz (a.s) içti ve:
“Kavmin sulayıcısı, onlardan sonra içer!” buyurdu.
Hepsi de, susadıktan sonra, ondan tekrar içtiler ve kandılar.
Peygamberimiz (a.s), tekrar kabın içine süt sağıp doldurdu ve Ümmü Ma’bed Hatuna bıraktı.(8)
Ümmü Ma’bed Hatun bir koyun getirip kesti. Etini pişirdi. Peygamberimiz (a.s) ile arkadaşları ondan yediler.
Ümmü Ma’bed Hatun; pişirdiği etten, yolda yiyecekleri kadar da, onların sofralarına koydu.
Etin daha çok kısmı kendilerine kaldı.(9)
(4) İbn Seyyid, Uyûnu’l-Eser, I, 188.
(6) İbn Sa’d, I, 230, Hâkim, III, 9, Ebû Nuaym, II, 338, Beyhakî, Delâilü’n-Nübüvve, I, 278, İbn Abdilberr, İstiâb, IV, 1959, Süheylî, Ravdu’l-Ünüf, IV, 226-227, Ebu’l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, I, 243, Muhibbüt-Taberî, I, 101-102, Zehebî, 437-438, Ebu’l-Fidâ, III, 192, Heysemî, VI, 56, Kastalânî, I, 84, Diyarbekrî, I, 333.
(7) İbn Sa’d, Tabakât, I, 230, Ebu’l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, I, 243.
(8) İbn Sa’d, Tabakâtü’l-Kübrâ, I, 230, Hâkim, Müstedrek, III, 9, Ebu Nuaym, Delâilü’n-Nübüvve, II, 338, Beyhakî, Delâilü’n-Nübüvve, I, 278-279, İbn Abdilberr, İstiâb, IV, 1959, Süheylî, Ravdu’l-Ünüf, IV, 226, Ebu’l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, I, 243, Muhibbü’t-Taberî, Rıyâdu’n-Nadrâ, I, 102, İbn Seyyid, Uyûnu’l-Eser, I, 188, Zehebî, Târîhu’l-İslâm, 437-438, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve’n-Nihâye, III, 192, Heysemî, Mecmau’i-zevâid, VI, 56, Kastalânî, Mevâhibu’l-Ledünniye, I, 84.
(9) İbn Sa’d, Tabakâtü’l-Kübrâ, VIII, 289, Belâzurî, Ensâbu’l-Eşrâf, I, 262, Ebu’l-Ferec, I, 245-246, Diyarbekrî, Hamîs, I, 334, Halebî, İnsânu’l-Uyûn, II, 228.