Yüceler yücesi Allah Teala buyurdu ki: "Bir zaman Allah peygamberlerden ahit almıştı: 'Ne zaman size bir kitab ve hikmet verirsem ve sonra size bir peygamber gelip onu tasdik ederse, ona mutlaka iman edecek ve yardım edeceksiniz." (Âl-i İmrân, 3/81) Başka bir ayet-i kerimede ise şöyle buyurmaktadır: "Her kim Rasûle itaat ederse, Allah'a itaat etmiş olur." (Nisâ, 4/80) Bir diğer ayet-i kerime de şudur: "Muhakkak sana biat edenler, ancak Allah'a biat ediyorlardır." (Fetih, 48/10)
Allah Resulü'nün (sav) risaletine şehadet etme farziyeti şöyle yerine getirilir:
Hazret-i Muhammed'in, Allah'ın Resulü olduğuna, son peygamber olduğuna ve kendinden sonra peygamber olmadığına, ona verilen kitabın son kitab olduğuna ve diğer her kitab üzerinde hakim olduğuna, onun önceki peygamber ve kitapları tasdik ettiğine, ona indirilen şeriatın, önceki şeriatleri neshettiğine, mutabık kaldığı hükümler dışında onların hükümlerini tamamen ortadan kaldırdığına, ona verilen son Kitab'm diğer bütün kitaplar için şahid ve hüküm sahibi olduğuna şehadet etmenizdir. O, İsa Peygamber'in (as) ümmetine gelişini müjdelediği son Peygamberdir. Yine O, Musa Peygamber'in (as) ümmetine haber verdiği Peygamber'dir.
O, Tevrat, İncil ve diğer semavi kitaplarda zikredilmiş son peygamberdir. O, Allah Teala'nın diğer peygamberlerden -eğer zamanına ulaşırlarsa- kendisine inanmaları ve destek olmaları noktasında söz aldığı Son Peygamberdir. Onlar bu sözü ikrar etmiş, Allah Teala da kendilerine şahit olmuştur. Yine O, diğer peygamberlerin, zamanına ermeleri halinde kendisine iman etmeleri noktasında ümmetlerinden söz aldıkları Son Peygamber'dir.
Diğer peygamberler, ümmetlerine O'nu tasdik etmeyi emretmiş ve ortaya çıkacağını haber vermişlerdir. Buna göre eğer Musa (a.s) ve İsa (a.s) Son Peygambere yetişmiş olsalardı, onun şeriatine dahil olmakla mükelleftiler. Onun risaletini reddededen bütün yahudi ve hıristiyanlar, Allah Teala'yı inkar etmiş olmaktadırlar.
Ehli Kitab'ın, ona indirilen Kitab'a inanmaları, kendi kitaplarında ve peygamberlerinin sözlerinde farz kılınmış ve emredilmiş bir husustur. Ona itaat etmek ve onu sevmek, tıpkı Allah'a itaat edip O'nun emirlerine uymak ve yasaklarından sakınmak gibi bütün semavi din mensupları için farzdır, Bu, Allah Teala'mn yarattığı insanlara gerekli gördüğü ve diğer farzlarıyla bütünlük içinde farz kıldığı bir farzdır.
Ebû Tâlib el-Mekkî, Kûtu’l-Kulûb (Kalplerin Azığı), İz Yayıncılık: 3/ 274-275.