Tebük seferi heyecanının ileri dereceye ulaştığı günlerde, maddi imkânsızlıklar sebebiyle orduya iltihak edemeyip ağlayarak geri kalanlardan Ulbe b. Zeyd, bu günlerin bir gecesinde teheccüd namazını kıldıktan sonra Cenâb-ı Hakk’a şöyle niyaz eder:
“Rabbım! Sen cihad emrettin, cihadı teşvik ve terğip buyurdun. Sonra da Peygamberinle beraber gazaya gitmek kudretini bana vermediğin gibi Peygamberinin elinde de beni üstüne bindirecek bir deve bırakmadın. Rabbım! Bilirsin ki ben, her badirede üzerime düşen mal, can, namus borcunu veren bir kulunum!”
O gece sabah namazından sonra Resûl-i Ekrem, cemaate:
“Bu geceki sadakacı kişi nerededir?” buyurdu, kimse kalkmadı. Tekrar:
“Nerede ise kalksın!” buyurdu. Bunun üzerine Ulbe kalktı. Resûl-i Ekrem:
"Ey Ulbe! Müjde sana! Hayatım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, sen zekât ve sadakası kabul olunanların divanına yazıldın!” buyurdu.[*]