Muridan
Çocuk Ve Peygamber Sevgisi

Çocuk Ve Peygamber Sevgisi

Psikologlar: “İnsan, sevme yeteneğini sevilerek kazanır. Sevmeden önce sevilmeyi öğrenir” derler. Buradan yola çıkarak diyebiliriz ki, çocukluğunda sevgi görmemiş insanlar, başkalarını da kolay kolay sevemezler. Kişiliklerinde büyük bir boşluk oluşur.

 
“Çocuğu sevmek” demek onu, sadece maddi refaha boğmak demek değildir. Ona vakit ayırmaktır. Âlemlere Rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber (s.a.s) çocuklara ayrı bir değer verirdi. Çocuklara olan sevginin en önemli tezahürü, onları öpmektir. Hz. Peygamber’i (s.a.s) torunu Hasan’ı öperken gören Akra b. Habis’in, Hz. Peygamber’in (s.a.s) bu davranışını yadırgaması, bugün hala Anadolu kültüründe geçerlidir. Gençler büyüklerinin yanında çocuklarını öpemezler. Hâlbuki Peygamberimiz (s.a.s) bu davranışıyla başkalarının yanında çocukların öpülüp, sevilebileceğini göstermiştir.
 
“Küçüklere merhamet etmeyen bizden değildir.” (Ebû Dâvûd, Edeb/58)
“Küçük çocuğu olan, onun hatırı için çocuklaşsın.” (Deylemî, II, 136/b)
“Allah’tan korkun ve çocuklarınızın arasında adil olun.” (Müslim, Hibat/13)
 
Hadis-i şeriflerinden O’nun nasıl bir çocuk sevgisi taşıdığını anlayabiliriz. Ebû Hüreyre’den (r.a) rivayet edilir ki:
“Şu iki kulağım duymuş ve şu iki gözüm görmüştür ki, Rasûlullâh iki eliyle Hasan’ın ve Hüseyin’in iki avucunu tutar, sonra torununun iki ayağını kendi ayağı üzerine koyar ve ‘Yukarı çık’ derdi. Torunu ayaklarını Rasûlullâh‘ın göğsüne koyuncaya kadar çıkardı. Sonra O, torununu öper ve ‘Allah’ım! Bunu sev, çünkü ben seviyorum’ buyurdu.” (Buhari Edebü'l-Müfred; 249)
 
O halde bizler, çocuklarımıza Peygamberimizi nasıl tanıtmalıyız? İlahiyatçılar, psikologlar O’nu hikâyelerle tanıtmanın önemine değiniyorlar. Çocuk, hayal gücüne seslenen hikâyelerle, hem rahatlıyor, hem de O’nu tanıyor. O’nun tavırları bir film gibi canlanıyor gözünde ve artık çocuğun kahramanı O oluyor. Fakat bunun için Peygamberimizi önce kendimiz çok sevmeli, varsa eksiklerimizi telafi etmeliyiz. Anne ve babanın aynı kişiyi sevmesi, sayması, örnek alması çocukta sevgi ve güven meydana getirir. Efendimizin adı geçtiğinde sergilenen duruş veya hasretle gözden akan iki damla yaş çocukta daha etkili izler bırakır.
 
Çocuklarımıza Peygamberimizi öğretmeye, konuşma çağıyla beraber soru-cevap yöntemiyle başlanabilir. ”Kimin ümmetindensin?” sorusunun cevabı kuru bir taklitten ibaretken, 3-4 yaşlarında anlatılan hikâyelerle anlam kazanır “HZ. MUHAMMED” cevabı, hakkında bazı şeyler bilebildiği şahsiyet haline gelir. Örneğin gülü gören bir çocuk, Hz. Muhammed de gül kokarmış diyebiliyorsa, anne ve baba üzerlerine düşen vazifenin bir kısmını yerine getirmiş demektir. Unutmayalım ki çocukların rol modeli anne-babadır. Peki,  anne ve babalar hayatlarında kimi model alır? Mademki, okul öncesi dönemde çocuk en çok bizlerden etkileniyor, o halde, öncelikle O’nun sünnetlerini anne ve babalarında görmeliler. Yemeğe besmele ile başlamak ve bunu sesli söylemek gibi.
 
Yine okul dönemindeki bir çocuk, arkadaşına vurduğunda ya da kötü söz söylediğinde; ”Biz böyle davranamayız, çünkü Peygamberimiz sadece Allah için kızarmış ve kötü söz söylemezmiş” denilebilir. Güzel bir davranış yaptığında; mesela arkadaşına yardım ettiğinde; ”Eminim O, şimdi çok mutlu oldu” diyebiliriz. Biz bu şekilde O’nu tanıttığımızda çocuk hem sünnete uygun davranacak hem de yolunu kaybettiğinde, kafası karıştığında ”O, nasıl davranırdı?” diye araştıracak, vicdan muhasebesi yapmayı öğrenecektir.
 
Tavsiye ettiğimiz şeyleri, kendimiz yapmadığımız sürece çocuklarımız üzerinde ne kadar etkili olabilir ki!
 
Mesela, Peygamberimizin (s.a.s) adı anılınca salavat getiriyor muyuz?
O’nun sünneti olduğu için yaptığımız ameller neler?
O’nun hangi hadislerini biliyoruz?
O’nun hayatını ne kadar biliyoruz?
Ehli Beytini, ashabını ne kadar tanıyor ve seviyoruz?
Her gün, hiç değilse bir tesbih olsun (100 kere) Salavat-ı Şerife getirelim ve bunları yaparken ”Bunu Sünnet olduğu, O’nu sevdiğim için yaptım” diyerek örnek olalım.
En Sevgili’yi, sevgiyle anlatmayı, bu şerefi yaşamayı, O’nu sevenleri sevmeyi ve onlar tarafından sevilmeyi, O’nun sevdiği şeyleri sevmeyi ve sevmediklerinden sakınmayı,
O yüce şefaatini Allah cümlemize nasip eylesin.
 
Âmin…
 
Yeşim Gezmiş TORTUM
http://www.zuhurdergisi.com/haber.php?haber_id=419

Top