Sultan Ahmed ile Aziz Mahmud Hüdâî birbirlerini o kadar çok sever, sayar ve birbirlerine o kadar çok bağlıdırlar ki, bu muhabbetten kaynaklanan pek çok olay ilgili kitaplara konu olmuştur.
Bunlardan birisi şöyledir:
Sultan Ahmed, Şeyhi Aziz Mahmud’a bir hediye sunmak istiyordu. Mürşidinin kendisinden bu hediyeyi kabul etmesi onu çok mutlu edecekti. Sultan Ahmed, bir gün kendine uygun gördüğü bir hediyeyi Aziz Mahmud Hüdâî Hazretlerine gönderdi. Ancak gönderilen hediye, Şeyh Hazretlerince kabul edilmedi. Şüphesiz bu davranış, sultana karşı bir tavır anlamına gelmiyordu. Çünkü gerçek din büyüklerinden çoğu, prensip olarak hediye kabul etmezdi. Bu, büyük insanların dünya malına hangi gözle baktıklarını, başkaları için ulaşılmaz sayılan şeylerin nazarlarında hiçbir değer taşımadığını ifade etmenin bir yoluydu.
Sultan Ahmed, şeyhi Hüdâî’nin kabul etmediği hediyeyi yine bu devrin maneviyat ulularından Abdülmecit Sivasî’ye gönderdi. Sivasî kabul etti. Kendisine, padişahın aynı hediyeyi Aziz Mahmud Hüdâî Hazretlerine sunduğu, ama kabul etmediği hatırlatıldı. Sivasî Hazretleri gerçek büyüklere yakışır bir tutum ortaya koydu: “Hüdâî Hazretleri bir karga değildir ki leşi kabul etsin” dedi. Aziz Mahmud Hüdâî Hazretleri “Sizin kabul etmediğiniz hediyeyi Şeyh Sivasî kabul etti” dediler. Onun tepkisi de şöyle oldu: “Onun için hiç bir sakıncası yoktur. Çünkü o öyle büyük bir ummandır ki bir parçacık çamurun kendini bulandırmayacağını bilir.”