Hilye, Hilye-i Şerîf, Hilye-i Saâdet ya da Hilye-i Nebî, Osmanlı hattatlarca 17. yüzyılda geliştirilen bir süsleme sanatı. Kelime anlamı olarak süs, ziynet, güzellik gibi anlamlara gelen hilye bunların yanında suret, sıfat, hilkat gibi anlamlar da taşımaktadır. Hilye aslen Peygamber Efendimizi (as.) görenlerin, göremeyenlere onu anlatımlarıdır. Bu anlatımlar içerisinde Hz. Ali ve Hz. Enes bin Mâlik gibi ilk müslümanların anlatımları önemli bir yer tutar. Dinimizde Hz Muhammed'in(as.) resminin çizilmesini hoşgörmediğinden dolayı onu sözle tasvir etme yöntemi tercih edilmiş ve hilye geniş bir kullanım alanı bulmuştur. Osmanlı'da hattatlar bu anlatımları süslü bir biçimde levhalara işleyerek hilyeyi sanat haline getirmişlerdir. Bilindiği kadarıyla tarihteki levha halindeki ilk hilyenin hattatının Hâfız Osman olduğu görüşü kabul görmektedir. En çok yazılan hilye ise Tirmizi'ye ait olan Şemail'de geçen Hz. Ali bin Ebu Talib tasviridir. Büyük ebatlarda ilk büyük hilye yazarının ise Kazasker Mustafa İzzet Efendi olduğu bilinmektedir. Hilye metninin en uzun bölümünün yerleştirildiği bu bölüm yuvarlak veya ovaldir. Sevgili Peygamberimiz ile ilgili anlatımların yer aldığı bölümde şu bilgiler bulunur: “Hz. Peygamber ne çok uzun ne de çok kısa idi. Kavminin orta boylusuydu. Saçları ne kıvırcık ne de düz uzun idi, dalgalıydı. Yüzü ne aşırı dolgun ne de yuvarlak idi, hafif değirmi bir çehresi vardı. Pembe beyaz tenli, iri siyah gözlü ve uzun kirpikliydi. Mafsalları iri ve omuzları geniş idi. Göğsünde tüy olarak göbeğine inen ince bir hat vardı. El ve ayak parmakları kalınca idi. Yürüdüğü zaman hafif yokuş iner gibi rahat ve kuvvetli adımlarla ilerlerdi. Birine baktığında ona bütün vücuduyla dönerdi. İki omuzu arasında nübüvvet mührü vardı ve kendisi peygamberlerin sonuncusuydu. İnsanların en cömert gönüllüsü, en doğru sözlüsü, en yumuşak huylusu ve en arkadaş canlısıydı. Onu ansızın görenler heybetine kapılır fakat şahsıyla yakınlık kuranlarda bu hâl sevgiye dönüşürdü. Kendilerini tanıyan kimse 'ne ondan önce ne de ondan sonra bir benzerini gördüm' derdi. Allah'ın salât ve selamı onun üzerine olsun. Ana bölümlerin dışında kalan bu dört bölüm göbeğin etrafında yer alan dört daire şeklindedir. Çoğunlukla dört halifenin yazıldığı bu dört bölümde kimi zaman Hz. Muhammed'in (sav.) dört ismi yer alır. Ayrıca bazı hattatlar hilyelerinde dört yerine altı daireye yer verir. Bu fazladan iki daireye ise Peygamberimizin torunları olan Hz. Hasan ile Hz.Hüseyin'in (ra.) ismi yazılır. GALERİDEKİ ÇALIŞMALAR sonpeygamber.info SİTESİNDEN ALINMIŞTIR. Tavsiye olunur.