Müslümanlar Hayber'in fethinde büyük ganimet elde etmişlerdi. Gerçekten de Hayber, sayılamayacak kadar yiyecek ve içecek, kurutulmuş et her çeşit meyve, koyun ve deve, kumaş ve elbise, silah ve askeri teçhizatla doluydu. Bunların hepsine şimdi el konulmuştu ve Hayber'de elde edilen her türlü ganimet, artık Müslümanlar arasında paylaşılmayı bekliyordu.
Elde edilen mallar arasında Tevrat nüshaları da vardı; kitaplarının kendilerine geri verilmesini istiyorlardı. Allah Resülii (sallallahu aleyhi ve sellem) de ashabına emredecek ve Tevrat niıshaları sahiplerine iade edilecekti.
Elde edilen ganimetler arasında küpler dolusu içkiler de vardı; meseleden haberi olur olmaz Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), içki küplerinin kırılmasını emredecek ve yıllanmış içkiler selolup Hayber sokaklarında akacaktı. Bu sırada Abdullah İbn Hammar, dayanamayıp da bu içkilerden içivermişti.
Onun bu davranışı ilk değildi ve Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), nefsine hakim olamayıp da açıktan bir haramı irtikab eden bu sahabiye ceza verdi. Önce kendileri pabuçlarını alıp ona vurdular ve ardından da ashab-ı kiram, pabuçlarıyla Abdullah b. Hammar'a vurmaya başladı.
Bu sıradan Hz. Ömer'in:
"Allah'ım! Ona lanet et; zira o, içki içmeyi de, içki içtikten sonra dayak yemeyi de alışkanlık hilline getirdi" dediği duyuldu.
Onun bu sözlerini Allah Resulü de duymuştu ve hemen:
"Ey Ömer! Öyle söyleme; şüphesiz ki o, Allah ve Resulü'nü sever" buyurdu.
Her meseleye hassasiyetle yaklaşan ashab, içinde içki içilen ve helal olmayan daha nice yiyecek konulan bakır ve demir kaplar konusunda ne yapmaları gerektiğini sormaya başladılar.
Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Onları yıkayıp yemeklerinizi öyle pişiriniz" buyurdu.