Peygamberimiz (a.s) Mekke’nin fethi günü Kabe’yi tavaf ederken, Fadâle el-Leysî öldürmek maksadıyla Efendimize yaklaşınca, Efendimiz (a.s) ona doğru vardı ve:
“Sen Fadâle misin?” diye sordu.
Fadâle:
“Evet! Fadâle’yim yâ Rasûlallah!” dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
“Sen içinden ne geçiriyordun?” diye sordu.
Fadâle:
“Hiçbir şey düşünmüyordum! Allah’ı zikirle meşgul oluyordum!” dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam güldü ve:
“Allah’tan af ve mağfiret dile!” buyurdu.
Sonra, elini onun göğsüne koyunca, kalbi yatıştı, iman hâsıl oldu.
Fadâle:
“Vallahi, göğsümden elini kaldırdığı zaman, Allah’ın yarattıklarından, bana O’ndan daha sevgili olan bir şey yoktu!” demiştir.(1)
Görüldüğü gibi Rasûl-i Ekrem (s.a.s) Efendimiz, kendisini öldürmek üzere gelen kişiye Allah’ın izni ve yardımı ile iman, ihlâs ve itkân hususlarında TASARRUFTA bulunmuştur.
Bu gibi haller Allah dostlarında da görülür. Çünkü onlar, aziz Peygamberimizin gerçek varisleridirler.