Ashabdan Habbab b. Eret, Cahiliye devrinde, Mekke’de demirci idi. Kılıç yapardı. Yaptığı ve sattığı kılıçlardan, Âs b. Vâil’in üzerinde toplanmış bir hayli dirhem alacağı vardı.
Alacağını istemek üzere, onun yanına gitti.
Âs b. Vâil:
“Sen Muhammed’i inkâr etmedikçe, sana birşey ödemem!” dedi.
Habbab b. Eret:
“Vallahi, sen ölünceye ve öldükten sonra dirilinceye kadar, ben onu inkâr etmem!” dedi.
Âs b.Vâil:
“Ben öldükten sonra dirilecek miyim?” diye sordu.
Habbab b. Eret:
“Evet! Dirileceksin!” dedi.
Âs b. Vâil:
“Siz, Cennette gümüş, altın, ipek ve her çeşit meyveler bulunduğunu söylüyorsunuz, değil mi?” diye sordu.
Habbab b. Eret:
“Evet!” dedi.
Âs b. Vâil:
“Ey Habbab! Dinine tâbi olduğunuz sahibiniz şu Muhammed de, Cennetliklerin Cennette altından, gümüşten, giyileceklerden ve hizmetçilerden istediklerini hazır bulacaklarını söylemiyor mu?” diye sordu.
Habbab b. Eret:
“Evet!” dedi.
Âsb.Vâil:
“O halde, ey Habbab! Sen bana Kıyamet gününe kadar mühlet ver! Ben Cennet yurduna döneceğime, bana o zaman mal ve evlat verilecek olduğuna, mal ve evladıma döneceğime göre, bendeki hakkını da sana o zaman orada öderim!” diyerek, Kur'ân-ı Kerîm’in Cennette mü’minlere verilecek nimetler hakkındaki âyetleriyle alay etmek istedi.
“Vallahi, ey Habbab! Ne sen, ne de sahibin ve sahiplerin, Allah katında benden daha iyi ve bu hususta daha nasipli olamazsınız!
Vallahi, senin söylediğin gerçekleşecek olsaydı, orada ben muhakkak senden daha üstün olurdum!” dedi.
Yüce Allah, Âs b. Vâil hakkında âyetler indirdi. İndirdiği âyetlerde, meal olarak şöyle buyurdu:
“Şu âyetlerimizi tanımayan ve ‘Bana elbette mal ve evlat verilecek!’ diyen adamı gördün mü?
O gayba mı vâkıf olmuş?
Yoksa çok Esirgeyen (Allah) katından, bir ahid mi almış?
Hayır! Öyle değil!
Biz, onun söylemekte olduğu (sözü) yazar, azabını da uzattıkça uzatırız!
Onun söyleye geldiğine Biz mirasçı olacağız ve o, Bize tek başına gelecektir!” [Meryem, 77-80]
M. Âsım Köksal, Mekke Dönemi, II, 190-192.