Vefatının sene-i devriyesinde Mârifetullah libasını üzerinde taşıyan müridanı ilahi aşk ile tanıştıran manevi mimarımız, Arif-i Billah, eş Şeyh es Seyyid Hacı Mustafa Hayri Öğüt Hazretlerini rahmet ve minnetle anıyoruz.
Mürşid-i A’zam
Benim bir mürşidim vardı
Hem de ne mürşitti
Cihan öylesini belki de
Hiç görmemişti
Belki de görmüştü ama
Beş yüz sene de bir gelirdi
O´na Mürşid-i A´zam denilirdi
Bir geldi, ama pîr geldi
Cihana huzur geldi
İlim, irfan
Zikir, tesbih
Vecd, istiğrak
Ve
Hayat geldi.
Daha neler de neler…
O gelişi sanki dağlar
Sanki taşlar
Sanki kuşlar
Ve ağaçlar
Heceler,
O´nun gelişiyle
Zulmet dolu karanlık geceler
Nura gark oldu, aydınlandı.
O´nun nazarıyla
Birçok katı kalpler
Ve gönüller
Nurlandı,
İçlerinde
Bir kıvılcım parladı
Bir ilahi nur yandı.
Nâdânlar
Onunla bununla gezip tozanlar
Gözlerinde bozukluk olanlar
Aldandı.
Allah´ım, ne olur basiretimizi aç
Kulların hastadır, hasta kalırlar
Vermezsen ilaç.
Nice kimseler var ki
Maneviyata susuz
Maneviyata aç.
Nasıl kurtulur bu insanlar
Ne olur, bilir misin?
Ne olur sen de dua et
Sen de ellerini O´na aç
Ne olur, hicret et hakikate
Haramlardan helâllere kaç.
Abdullah Demircioğlu Hocaefendi
Bizi sosyal medyada paylaşın: