Muridan
Meşhûr Sûfîler - Davud Tâî

Meşhûr Sûfîler - Davud Tâî

Bir zat Davud’un yanına girmiş ve ona bakmaya başlamıştı. Davud bu zata: “Bilmiyor musun ki, velîler lüzumsuz konuşmalar kadar lüzumsuz bakışlardan da hoşlanmazlar” demişti.

 Bağdat’ta fukaradan birinin, şöyle dediğini işittim:
 “Davud Tâî’nin zühd sebebi, şu beyti okuyarak ölüsüne ağlayan bir kadını dinlemiş olması idi:
 Şimdi o yanaklarının hangisi çürümede ve o gözlerinden hangisi akmada...

 Derler ki, onun zühd hayatına atılmasının sebebi şu idi: Ebû Hanife’nin (r.a) meclislerine devam ederdi.  Bir gün İmam Azam dedi ki:

 “Ey Davud, biz âlet ve edevatı (şer’i ilimleri) muhkem hale getirdik.” Davud sordu:

 “Geriye ne kaldı?” Ebû Hanife cevap verdi:

 “Onunla amel etmek…” Davud diyor ki:

 “Ebû Hanife’nin bu ikazı üzerine uzlete çekilmem hususunda nefsim benimle çekişmeye başladı. Nefsime;

 “Hiç bir meselede konuşmamak şartı ile Ebû Hanife’nin meclislerine devam etmedikçe seni uzlete çekmem” dedim. Kimse ile bir şey konuşmamak şartıyla bu meclislere devam ettim. Bir meseleye cevap vermek durumunda kaldığım olurdu. Ben o mesele hakkında konuşmaya, susuz kalmış bir insanın soğuk suya duyduğu istekten daha şiddetli bir arzu duyar, fakat yine de o konuda konuşmazdım. Bundan sonra Davud Tâî’nin durumu bilinen şekli aldı.

 Derler ki; hacamatçı Cüneyd, Davud Tâî’den kan almıştı. Davud ona ücret olarak bir dinar verdi.

 “Fazla oldu, bu israf değil midir” denilince:

 “Mürüvveti bulunmayanın ibadeti olgun değildir” dedi.

 Gece yaptığı duada: “İlâhi, senin derdin beni dünyevî dertlerden azâd kılıyor ve uykumla arama giriyor,” derdi.

 Davud Tâî’nin vefatını ilân eden halkın feryadının yükseldiğini duymuştu.

 Adamın biri:

 “Bana nasihat et” dedi. Davud:

 “Ölüm askeri, seni öldürmek için beklemekte” dedi.

 Adamın biri Davud’un yanına girmiş, güneş ışıklarının su testisinin üzerine düştüğünü görünce,

 “Müsaade ederseniz, testiyi gölgeye koyalım” demiş. Davud bu zata demiş ki:

 “Bu testiyi buraya koyduğum zaman güneş yoktu. Allah’ın beni nefsimin arzuları peşinde yürürken görmesinden hayâ ederim.”

 Bir zat Davud’un yanına girmiş ve ona bakmaya başlamıştı. Davud bu zata:

 “Bilmiyor musun ki, velîler lüzumsuz konuşmalar kadar lüzumsuz bakışlardan da hoşlanmazlar” demişti.

 Ebû Rebi’ Vâsitî, Davud Tâi’ye:

 “Bana nasihat et” demiş. O da:

 “Dünyadan faydalanmamak suretiyle oruç tut, iftarın ölüm olsun. Yırtıcı hayvanlardan kaçtığın gibi, insanlardan firar et” demişti.

 

 Kuşeyrî Risâlesi

Top