Muridan
Cinlerin İman Etmeleri

Cinlerin İman Etmeleri

Peygamberimiz (a.s) Taif’ten Mekke’ye dönerken, Nahle’de(1)geceleyin kalıp namaz kıldığı sırada, Nasibîn(2) cinlerinden yedisi oradan geçiyorlardı. Durdular, Peygamberimizin (a.s) okuduğu Kur’ân’ı dinlediler.(3)

 Peygamberimiz (a.s) namazını bitirince, cinler iman ve dinlediklerini kabul ettiler.

 Kavimlerinin yanına, inzar edici, uyarıcı olarak döndüler.(4)

 Bu hadise, Kur’ân-ı Kerîm’de de açıklanmıştır.(5)

 

 "Bir zaman, cinlerden bir topluluğu Kur’an dinlemek üzere sana yöneltmiştik. Ona geldiklerinde (birbirlerine): ‘Susun, (dinleyin)’ dediler. (Okuma) Bitirilince de uyarıcılar olarak kavimlerine döndüler:

 ‘Ey kavmimiz, dediler, biz Mûsâ’dan sonra indirilen, kendinden öncekini doğrulayan, gerçeğe ve doğru yola götüren bir Kitap dinledik.’

 ‘Ey kavmimiz, Allâh’ın da’vetçisine uyun ve O’na inanın ki (Allâh) günâhlarınızdan bir kısmını bağışlasın ve sizi, acı azâbdan korusun.’

 Kim Allâh’ın da’vetçisine uymazsa, yeryüzünde (başına inecek belâya) engel olamaz. Kendisinin O’ndan başka velileri de olmaz. Onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler.’(Ahkâf, 29-32)

  

 “De ki: Cinlerden bir topluluğun Kur’ân dinleyip şöyle dedikleri bana vahyolundu: "Biz harikulâde güzel bir Kur’ân dinledik.

 Doğru yola iletiyor, ona inandık. Artık Rabbimize hiç kimseyi ortak koşmayacağız.

 Doğrusu Rabbimizin şanı yücedir. O, eş ve çocuk edinmemiştir.

 Meğer bizim beyinsiz (İblis veya cinlerin kâfirleri) Allâh hakkında saçma şeyler söylüyormuş.

 Biz insanların ve cinlerin, Allah’a karşı yalan söylemeyeceklerini sanmıştık (onun için o beyinsizin sözüne uymuştuk),

 Doğrusu insanlardan bazı erkekler, cinlerden bazı erkeklere sığınırlardı da onların şımarıklığını artırırlardı.

 Onlar da sizin sandığınız gibi Allâh’ın hiç kimseyi diriltmeyeceğini sanmışlardı.

 Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçilerle ve ışınlarla doldurulmuş bulduk.

 Ve biz onun dinlemeğe mahsus olan oturma yerlerinde oturur(gayb haberlerini dinlemeğe çalışır)dık. Artık şimdi kim dinlemek istese, kendisini gözetleyen bir ışın bulur.

 Bilmiyoruz bununla yeryüzündekilere kötülük mü (yapılmak) istendi, yoksa Rabbleri onları doğruya mı iletmek diledi.

 Bize gelince, bizden iyiler de var ve bizden başka türlü olan da var. Biz çeşitli yollara ayrıldık.

 Biz yeryüzünde Allâh’ı âciz bırakamayacağımızı (yerden) kaçmakla da O’nu âciz bırak(ıp O’ndan kurtul)amayacağımızı anladık.

 Biz, yol gösteren (Kur’ân)ı işitince ona inandık. Kim Rabbine inanırsa (ne hakkının) eksik verilmesinden, ne de kendisine kötülük edilmesinden korkar.

 Ve biz, bizden müslümanlar da var ve bizden doğru yoldan sapanlar da var. Kimler müslüman olursa işte onlar doğru yolu aramışlardır.

 Hak yoldan sapanlar ise cehenneme odun olmuşlardır.”(Cinn, 1-15)


 

 

 [1] Nahle, Mekke’ye bir geceliktir (Kastalanî, Mevahibu’l-Ledünniye, I, 74, Diyarbekrî, Hamıs, I, 363).

 [2] Nasibin (Nusaybin), M usul’dan Şam’a giden kafile yolu üzerinde, Cezire beldelerinden, bostanları, suları bol bir belde olup Sencar ilEsîralan dokuz fersah, Musul ile altı günlüktür. Sur içinde bulunan küçük bir dağdan şehre akreb yayılır (Yakut, Mu’cemu’l-Buldân, V, 288).

 [3] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, II, 63, İbn Sa’d, Tabakâtü’l-Kübrâ, I, 212,Taberî, Târih, II, 231, Ebu Nuaym, Delâilü’n-Nübüvve, II, 363, İbn Esîr, Kâmil, II, 92, İbn Kayyım, Zâdü’l-mead, II, 52. İbn Seyyid, Uyûnu’l-Eser, I, 136, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve’n-Nihâye, III, 137, İbn Haldun, Târîh, II, 10, Kastalâni, Mevâhibu’l-Ledünniye, I, 74,Diyarbekrî, Hamis, I, 303, Halebî, İnsânu’l-Uyûn, II, 60.

 [4] İbn İshak, İbn Hisam, II, 63, Taberî, II, 231, Ebu Nuaym, II, 363, İbn Esîr, II, 92.

 [5] Ahkâf 29-32, Cinn: 1-15, İbn İshak, İbn Hisam, II, 63, İbn Sa’d.I, 212.

 

Top