Muridan
İster misin Rasûlullâh Baban Olsun?‏

İster misin Rasûlullâh Baban Olsun?‏

Enes bin Malik anlatıyor: -Bir bayram günü idi. Biz Nebî -sallallâhu aleyhi ve sellem- ile camiden çıkmış menzillerimize dönüyorduk. Çocuklar bayramın neşesi içinde oynuyorlar, kuşlar gibi cı­vıldaşıyorlardı. Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, çocukları çok severdi, onların bu neşelerini bir zaman seyretti. Fakat, karşıda bir yavru mahzun bir vaziyette durmuş o da oynayan çocukları seyrediyor ve yüzünde hiç bir neşe, sevinç eseri görülmü­yordu. Rasûlullâh -aleyhisselâm- bu yavruya doğru gitti. Ona se­lâm verdi. Neden diğer çocuklar gibi oynamadığını kendinden sordu.

 O yavrucak cevabında:

 Efendim, bugün bayram onların, neşeli günler onların. Elbetteki bayram onlara. Zira, kendilerinin ana ve babaları var. Benim ise kimsem yok. Babam bir muharebede şehit düşmüş, annem bir zata vardı, üvey babam bana bakmıyor, beni sokağa bıraktılar. Benim de babam olsaydı şimdi ben de bayram yapardım. Bayram benim neyime? Garibin bayramı ekmek bulduğunda, sırtına elbise, ayağına ayakkabı giydiğinde olur. Benim ise babam yok, karnım aç, ayağım çıplak, sırtım açık nasıl oynayabilirim? dediğinde;

 Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- gözyaşlarını tutamayıp mübarek sakalı üzerine dökülüverdi. Nasıl dökülmesin, bu yetimin zârından arş-ı âlâ titremiş, kürsiy-i ilâhî yerinden oynamıştı. O raûf, rahîm olan onsekiz bin âleme rahmet olarak gönderilen şefik, bu hale ağlamaz mıydı? Kalbinde merhamet, şefkat, iman bulunan her insan bu hale ağlardı.

 Rasûlullâh -aleyhisselâm- o yavruyu saçlarından okşayarak:

 İster misin bundan sonra senin baban Rasûlullah, anan Aişe, ablan Fatıma, enişten Haydar-ı kerrar, kardeşlerin cennetin delikanlıları olan Hasan ve Hüseyin olsun deyince, çocuk efendimize hitaben:

 Sen Allah’ın Rasûlü Muhammed -aleyhisselâm- mısın? deyip Efendimiz’in ellerine sarıldı. Efendimiz bu yavruyu elinden tutup hane-i saadete götürdü. İşte, Muhammed ümmeti olan, önderine uyarak Rasûlünün yaptığını yapar.

Top