...Haberin olsun ki, mü’minler yaptıkları ve yapmayı tasarladıkları iki iyilik arasında ölürler.”
1003. Tâvûs’tan şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Muâz (r.a) bizim memlekete gelmişti. Kendisine: ‘Emir buyursanız da, biraz taş ve ağaç toplayarak, sizin için bir mescid inşâ etsek!’ denildi. O ise: ‘Ben, kıyamet gününde onu sırtıma yüklenip, taşımakla sorumlu tutulmaktan korkarım.’ dedi.”
1004. Muâviye b. Kurra, Muâz’ın (r.a), oğluna şu nasihatte bulunduğunu haber vermiştir. “Yavrum, namaz kıldığın vakit, onu, en son namazınmış gibi kıl. Bir daha asla ona dönebileceğini zannetme. Yavrum! Haberin olsun ki, mü’minler yaptıkları ve yapmayı tasarladıkları iki iyilik arasında ölürler.”
1005. Ebu’z-Zübeyr (r.a), Muâz’ı (r.a) işiten birisinin kendisine onun: “Âdemoğlu için, Allah’ın azabından tek kurtuluş çaresi, Allah’ı zikretmektir” dediği, buna karşılık oradakilerin üç kere: “Allah yolunda savaşmak ta mı değildir?” demeleri üzerine, O: “Hayır, hattâ takati kesilinceye kadar Allah yolunda savaşmak bile kurtuluş çaresi değildir.” dediğini rivayet etmiştir.
1006. Ebu’l-Haccâc’tan, Muâz’ın (r.a) şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Her kim, Allah’ın hak olduğunu hiç şüphesiz kıyametin vuku bulacağını ve Allah Teâlâ’nın kabirlerde bulunanları dirilteceğini bilirse cennete girer.”
1007. Abdullah b. Seleme’den rivayet edildiğine göre, bir adam Muâz’a (r.a): “Bana bir şeyler öğretir misin?” demiş, o da “Sen benim sözümü dinler misin?” diye sormuştur. Adam: “Ben senin sözünü dinlemeye düşkün birisiyim.” demiştir. Bunun üzerine, Muâz (r.a): “Oruç tut, iftar et, namaz kıl, uyu ve maişetini kazanmak için çalış. Günah işleme ve yalnızca müslüman olarak ölmeye çalış. Mazlumun duasından da sakın!” demiştir.
1008. Muâz (r.a)’ın ölüm döşeğinde yatarken şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Bakın bakalım sabah oldu mu?” diye sormuş. Henüz sabah olmadığı kendisine söylenmiş, birazdan yine “Bakınız, sabah oldu mu?” diye sormuş. Yine, henüz sabah olmadığı söylenilmiş nihayet, bir miktar gün ışıyınca, “Sabahladınız efendim.” denilmiş. Bunun üzerine Muâz (r.a); “Sabahı ateş olan geceden Allah’a sığınırım. Merhaba ey ölüm, merhaba ey uyanık vaziyette iken gelen sevgili ziyaretçi! Ey Allah’ım! Ben senden korkuyordum. Şimdi seni umuyorum. Allah’ım biliyorsun ki, ben dünyayı, dünyada bağ bahçe işleriyle uğraşmak için kalmayı asla sevmedim. Fakat düşkünlere yardım etmek, sıkıntıda olanlara el uzatmak ve zikir meclislerinde âlimlerle diz dize gelmek için (dünyada kalmayı istedim)”
1009. Muâz b. Cebel’in (r.a): “Dilediğiniz şeyi öğrenin, amel etmedikçe karşılığında mükâfat alamayacaksınız.” dediği rivayet edilmiştir.
1017. İbn Câbir, Ebû Saîd b. el-Mualla’nın şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Bir kafileyle karşılaştım da bana tavsiyelerde bulundular. Baktım ki, arkalarında sanki sorumlusu olduğu muayyen bir şeye bakarmışçasına bir noktayı gözetleyen genç bir delikanlı var. Ona varıp: ‘Allah sana rahmet etsin, bana ne tavsiye dersin?’ dedim. O: ‘Herkes sana tavsiyede bulundu mu?’ diye karşıladı. Ben: ‘Sen, ne tavsiye dersin?’ dedim. Bunun üzerine ‘Kişi âhirette muhtaç olduktan sonra, dünyadaki zenginliğinin manası yoktur. Biri dünya, diğeri âhiret için olan iki durumla karşılaştığın vakit, önce âhiret işini yap. Zira onun gelmesiyle her şey kesilecek, onun zevâliyle her şey zail olacaktır.’ Ebû Muallâ diyor ki: ‘Allah’a yemin olsun ki, oradakilerin tavsiyelerinin hepsini unuttum da, Allah kalbime bu delikanlının dediklerini koydu. Gittikten sonra kim olduğunu sordum. Muâz b. Cebel (r.a) olduğunu söylediler.”
1018. Târık b. Abdurrahman’dan rivayet edildiğine göre Şam’da tâûn hastalığı zuhur etmiş ve salgın haline gelmiştir. Halk bunun susuz bir tufan olduğunu söylemeye başlamışlar. Bu sözler, Muâz b. Cebel (r.a)’in kulağına gidince, derhal bir hutbe irâd etmiş ve şöyle demiştir: “Söyledikleriniz kulağıma geldi. (Ancak) bu Rabbinizin bir rahmeti, Peygamberinizin (s.a.s) duası, sizden önceki sâlihlerin topladığıdır. Fakat siz esas, bundan daha şiddetli olandan korkun. O da; kişinin evine mü’min mi, yoksa münâfık mı döndüğünden haberdar olmamasıdır. Ve yine çocukların idareciliğinden korkun.”
1019. Muhammed b. Nadr el-Hârisi’nin, Muâz b. Cebel’e isnâden şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Üç şey vardır ki, kim onları yaparsa, gazabı hak eder: Sebepsiz yere gülmek, fazla uyumak ve tok olduğu halde yemek yemek.”
1020. Yahya b. Saîd’in şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Muâz b. Cebel’in (r.a) iki tane hanımı vardı. İkisinden birinin nöbetinde, diğerinin evinden su dahi içmezdi.”
1021. Ebû İdrîs el-Havlânî Muâz b. Cebel (r.a)’in şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Sen birtakım insanlarla beraber olduğunda, hiç şüphesiz lafa dalacaklardır. Gaflete düştüklerini görür görmez sen Rabbine rağbet et.” (İlhâfu’s-Sâdeti’l-Müttekîn, V/147)