Mâlik b. Dinar (r.a) Basra çarşısında yürüyordu. Dükkânın birinde incir gördü ve canı çekti. Parası olmadığı için ayakkabısını çıkardı ve dükkân sahibine uzatarak şöyle dedi:
“Bana incir ver!”
Bakkal ayakkabıyı görünce;
“Bu bir şeye değmez!” diyerek inciri vermedi, bunun üzerine Mâlik gitti. Sonra orada bulunanlar bakkala:
“Bu kişinin kim olduğunu biliyor musun? diye sordular. Bakkal:
“Bilmiyorum!”dedi. Oradakiler, o kişinin Mâlik b. Dinar olduğunu söyleyince, bakkal bir tabak incir doldurup hizmetçisine verdi ve:
“Eğer bu inciri senden alıp kabul ederse sen hürsün!” diyerek gönderdi. Mâlik b. Dinar’ın peşinden yetişen hizmetçi tabağı uzatarak:
“Buyurun!” dedi. Mâlik’in almakta tereddüt ettiğini görünce:
“Buyurun, lütfen kabul edin. Benim hürriyetim bunu kabul etmenize bağlı!” dedi. Mâlik b. Dinar (r.a) ona şöyle cevap verdi:
“Kabul etmem senin azat edilmeni sağlayacak fakat benim azap görmeme sebep olacaktır!” Gencin ısrar etmesi üzerine dedi ki:
“Ben dinimi incir karşılığında satmamaya ve kıyamete kadar incir yememeye yemin ettim!”