Ebû Hureyre'den rivayet edilmiştir: "Ebû Hureyre’nin canı elinde olan Allah’a yemin olsun! Rasûlullâh (s.a.s) ile ailesi, dünyadan ayrılıncaya kadar üç gün arka arkaya buğday ekmeğinden doya doya yememiştir."
Ebû Hazim şunu anlattı:
Ebû Hureyre’nin, parmağıyla birkaç defa işaret ederek şöyle dediğini gördüm:
“Ebû Hureyre’nin canı elinde olan Allah’a yemin olsun! Rasûlullâh (s.a.s) ile ailesi, dünyadan ayrılıncaya kadar üç gün arka arkaya buğday ekmeğinden doya doya yememiştir.”(1)
Simak b. Harb şöyle demiştir:
“Nu‘mân b. Beşir’in, ‘Ömer b. Hattâb’ı, hutbe okurken dinledim’ dediğini duydum. Ömer, insanların dünyadan elde ettiklerini andıktan sonra:
‘Rasûlullâh’ın bütün gün kıvranıp, karnını doyuracak kötü (kalitesiz) hurma bile bulamadığını gördüm’ dedi.”(2)
Urve b. Mes‘ûd, Hz. Aişe’nin şu sözünü aktardı:
“Hz. Muhammed’i (s.a.s) hak ile gönderene yemin olsun. O (a.s), Allah’ın kendisini peygamber olarak gönderdiğinden itibaren vefat edinceye kadar ne elek gördü ne de elenmiş un ekmeği yedi.”
Cabir, şunu anlattı:
Rasûlullâh’la (s.a.s) arkadaşları (Hendek savaşı için) hendek kazarlarken üç gün hiçbir yiyeceğin tadına bakmadan kaldılar.
- Ya Rasûlallâh! Burada, çok sert bir damar var, dediler. Bunun üzerine Rasûlullâh (s.a.s):
- Orayı su ile ıslatın, dedi ve orayı su ile ıslattılar. Daha sonra Hz. Peygamber (s.a.s) balyoz veya kazmayı eline aldı ve “Bismillah” diyerek oraya üç defa vurdu. Böylece orası kumları savrulan bir yığın haline geldi.
Bir aralık göz attığımda Rasûlullâh’ın, karnına taş bağladığını gördüm.”
Urve, Hz. Aişe’nin şöyle dediğini duymuştur:
“Aylar gelir geçerdi de, Rasûlullâh’ın (s.a.s) evlerinden herhangi birinde ateş yanmazdı.” Ben de:
- Teyze! Peki, siz ne yiyip içerek yaşıyordunuz? diye sordum. O da şu cevabı verdi:
- İki siyahla, yani hurma ve su ile yaşıyorduk.”
Hz. Aişe şöyle dedi:
- Yeğenim! Vallahi! Biz üç defa hilali görürdük de Rasûlullâh’ın (s.a.s) odalarında ateş yakılmazdı. Ben de:
- Teyzeciğim! Bu süre içinde sizin hayatınızı devam ettiren neydi? dedim. O da:
- İki siyahla, yani hurma ve su ile yaşıyorduk. Ancak Rasûlullâh’ın (s.a.s) Ensardan komşuları vardı. Onlar ne iyi komşulardı! Onların, sütü için besledikleri koyunları vardı. Rasûlullâh’a (s.a.s) onların sütünden verirlerdi.(3)