Muridan
Sakın Ha Tefrikaya Düşmeyiniz!

Sakın Ha Tefrikaya Düşmeyiniz!

Bu okuduğum âyet-i kerimede Cenab-ı Allah (c.c) bizleri ikaz ediyor. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz de birlik beraberlik şuuruna biz Müslümanları teşvik ediyor.

 Okuduğum âyet-i kerimenin manasını sizlere arz etmek istiyorum. Rabbimiz buyuruyor ki:

 

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ 

 

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعاً

 

“Cenâb-ı Allah'ın kopmaz, sağlam ipine sımsıkı sarılınız.” (Âl-i İmrân Suresi, 103)

 

Hep beraber yani biriniz, üçünüz, beşimiz değil. Ne kadar Müslüman varsa, inanıyorsanız Allah'a -ki inanıyoruz-. O halde ‘Hz. Allah'ı kopmaz ipine hep beraber, hepiniz birden sarılınız.’ diyor. Kesin emirdir bu!

 

وَلَا تَفَرَّقُواۖ

 

“Tefrikaya sakın düşmeyiniz!” (Âl-i İmrân suresi, 103)

 

‘Ayrılığa sakın düşmeyiniz.’ diye buyuruluyor. Rabbimizin burada ‘hablü'l-metin’ yani ‘Kopmaz İp’ olarak tarif ettiği, anlattığı şey Kur'ân-ı Kerîm'dir. Kur'ân-ı Kerîm kıyamete kadar devam edecek olan, Müslümanların elinde okuyacakları kitapları olacaktır. Sadece elde okunmakla değil ondan sonra amel edeceklerdir onlar. Dünyevî ve uhrevî de yani hem dünyaya ait hem ahirete ait işlerimizi tanzim eden Kur'ân-ı Kerîm'dir, eşsiz kitaptır. Cenâb-ı Allah'ın sözüdür. Onun için bu sözün üzerinde hiçbir söz yoktur! Güzellikte letafette, icaz bakımında, sair hususlarda hiçbir söz yoktur! 6666 âyet-i kerimedir. 114 sureden meydana gelmiştir.  Böyle mümtaz bir kitaptır ve içerisindeki emirler ve yasakların hiçbirisinde herhangi bir insanlığın zararına bir durum yoktur emirlerinde. Yasaklarında da yine zararına bir durum yoktur. Herhangi bir durum söz konusu olamaz. Tam bunun aksine Mü'minlerin, Müslümanların faydasınadır. Ve tabii yaşanan, kim bu kitaba, emirlerine tutunur yaşarsa onun faydası olacaktır. Bunu kesin olarak bilmemiz lazımdır. Onun için tekrar ediyorum.

 

Cenâb-ı Allah âyet-i kerîme’de buyuruyor ki:

 

“Cenâb-ı Allah'ın ipine, ‘hablü'l-metin’ olan ipine sımsıkı sarılınız.” (Âl-i İmran Suresi, 103)

 

وَلَا تَفَرَّقُواۖ

 

“Sakın ha, ola ki tefrikaya düşmeyiniz!” (Âl-i İmrân Suresi, 103)

 

Onun için Aziz Müslümanlar!

 

Yani biz dervişiz. Biz Cenâb-ı Allah'ı zikrediyoruz. Şu tamam, zikrediyoruz artık tamam Müslümanların halleri, durumları ne olursa olsun, batan batsın, giden gitsin, yiten yitsin şeklinde düşünemeyiz. Tamam mı? Şu gözümüzü açacağız! Kulaklarımızı açacağız! İbretle ne oluyor şu dünyada, bakacağız. Tamam mı aziz Müslüman kardeşlerim? Ben her zaman söylüyorum. Dikkatli olmamız lazım! Düşmanımız kim? İslâm düşmanları kim? Ne yapmak istiyorlar size, bize? Bunları çok iyi bilmemiz lazım ve anlamamız lazım. Anlamanızı gayret etmemiz lazım. Sadece gözlerimizi yumduk cami ile evimiz arasında. Ondan sonra ibadetle meşgul olmak Müslümanlık değildir. Eğer öyle olsaydı sevgili Peygamberimiz öyle yaparlardı, aziz Müslümanlar! Bak, dünyayı ihmal etmeyeceğiz. Ahiretimizi de ihmal etmeyeceğiz.

 

Cenâb-ı Mevlâ buyuruyor ki:

 

وَلَا تَنْسَ نَص۪يبَكَ مِنَ الدُّنْيَا

 

Dünyadan nasibini unutma.” (Kasas Suresi, 77)

 

Yani dervişlik, Allah'ı zikretmek bunu icap ettiriyor. Tamam, ondan sonra bir köşeye çekil, zikrinle meşgul ol, ne olursa olsun dünya batsın, umurunda değil şeklinde düşünemezsin. Düşünmemek lazımdır! Ve böyle dervişlik olmaz, aziz Müslümanlar! Bak elhamdülillah ilk önce şeriat, ondan sonra tarikat, ondan sonra hakikat, ondan sonra da marifet. Bu düsturları unutmayacaksınız. Bunları unutmamak lazımdır! Ve iyice kafamıza nakşedeceğiz yani hatırımızdan çıkartmamaya bakacağız. Onun için düşmanlar bize ne yapmak istiyor? Müslümanlara ne yapmak istiyor? Bunu görmemiz lazımdır, anlamamız lazımdır ki tedbirimizi alalım, ona göre düşünelim. Yani düşman bizi öldürmeye kalkıyor. Biz kalkıp ona silah yardımında bulunur isek varsa barut yardımında bulunur isek veyahut da bizi öldürecek silahları ona verirsek tabii ki bu şuursuzluktur, İslamî şuura erememek demektir. O bakımdan,

 

Aziz Müslüman kardeşlerim!

 

Demek istediğim ki yani uyanık olalım, uyanık olmaya da mecburuz. Sevgili Peygamberimizin bir hadis-i şerifi var. Buyuruyor ki:

 

لاَ يُلْدَغُ اْلمُؤْمِنُ مِنْ جُحْرٍ مَرَّتَيْنِ

 

Bak Mü'min işte özelliği bu! Ben kalkıp da işte sen Mü’minsin, sen değilsin demiyorum ha! Sevgili Peygamberimizin sözünü sizlere hatırlatıyorum.  Ne buyuruyor Peygamberimiz?


Buyuruyor ki:

“Bir Mü’min bir yılan deliğinden iki defa art arda, peş peşe sokulmaz.”(Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63)buyuruyor.

 

Isırılmaz, zehirlenmez, demek istiyor Peygamber aleyhisselatu vesselam Efendimiz. Bir defa bir delikten sokuldun. Biliyorsun ki burada eğer ki öyle yaklaştığın zaman ikinci bir zehirli yılan beni sokacaktır, zehrini bana akıtacaktır. O zaman ona göre tedbirini alacaksın, oraya yaklaşmayacaksın. Orada tehlike var. Orası tehlike sınırıdır, oraya yaklaşmayacaksın. Ve tabii ki kendin o delikten zehirli yılandan, öldürücü yılandan senin hayatına mal olacak çocuğunun, çoluğunun hayatına mal olacak, dini yaşayışına mal olacak seni zehirleyecek, o delikten kendin sokulmadığın gibi arkadaşlarına, Mü'min kardeşlerine de söyleyeceksin. İşte benim hatırlatmam da bir nevi odur.

 

Aman Mü'min kardeşlerim!

 

Böyle zehirli yılan deliklerinden bir defa, iki defa, üç defa, beş defa zehirlenmeyelim diyoruz. Ve nasihatin, hatırlatmanın da bende onun için size haber veriyorum. Çünkü dinimizi kimden aldığımıza dikkat edelim! Bakarsın ki başında sarık var, cübbesi de güzel. Çok hâzâ Müslüman, bu çok dört dörtlük bir Müslüman. Ve âlim fışkırıyor sakalı da var, her şeyi yerli yerinde. Bu tam din hocasıdır diye.

 

Aziz Müslümanlar!

 

Tabii ki hal ve hareketine bakacağız. Yaşayışına bakacağız. Sonra söylediği sözler Kur'an'a uygun mu, değil mi? Şimdiye kadar hak olanları dinlediğinizde, uyuyor mu uymuyor mu?

Bunu da kontrol etmek mecburiyetindeyiz, Aziz Müslümanlar! Çünkü  tarih göstermiştir ki İslamiyet’i düşmanlık yapmak isteyenler -ben isim olarak vermiyorum, vermek de istemiyorum- yıllarca köylerde Mü'minlere, Müslümanlara imamlık yapmışlardır. Böyle sırf Müslümanlara sırf onların itikatlarını bozmak için, onlara fesada vermek için, dini duygularını zayıflatıp onları dini yaşayışından uzaklaştırmak için bu yolu seçmiş olan azılı İslâm düşmanları var. Ama ne oldu? Belki birçok insanları zehirlemiştir. Evet, o kişi, şeytani olan vazifesini yapmıştır ama Müslümana düşen tabii ki birazcık da uyanık olması lazım değil midir? Yani attığımız adımlara dikkat etmek mecburiyetindeyiz. Sevgili Peygamberimizin ikazlarına dikkat edelim yani onlara kulak verelim, Aziz Müslüman kardeşlerim! Yani ben bazı tarihi olayları da hem sizlere âyetler, hadisler ışığında anlatırken, onları güzel anlatmaya çalışırken bir de bazı tarihi hadiseler size haber veriyorum. Zaman zaman da ikaz ediyorum.

 

 

Abdullah Demircioğlu - Zikrin Ehemmiyeti ve Kaidesi 1997 Sohbetinden…

Top