Muridan
Sen, Bir Kızını Vermezsin de...

Sen, Bir Kızını Vermezsin de...

Kûfe şehrinde bir adam, üçüncü halife Hz. Osman için “Yahudi imiş” şeklinde yakışıksız bir söz uydurmuştu.

Herkes bunun asılsız, mesnetsiz ve imkânsız olduğunu söylüyor, ama adam bir türlü ikna olmuyordu. Konu, en sonunda İmâm-ı Azam’a kadar ulaştı.

“Adamı bu saçma inancından kimse caydıramadı, şununla bir de siz görüşseniz!” dendi.

“Hay hay…” dedi İmâm-ı Azam ve bir akşam Kûfeli adamın kızı için dünürlüğe gitti. Hoş sohbet ettikten sonra asıl konuya şu sözlerle başladı:

-  Biz Allah’ın emri, Peygamberin kavliyle kızına dünür geldik.

-   Kime istiyorsunuz kızımı, öğrenebilir miyim? dedi. İmâm-ı Azam:

-  Kızını istediğimiz kimse son derece ahlâklı, dürüst, çok zengin ve alabildiğine cömert, Kur’ân’ı ezbere biliyor ve sürekli okuyor... şeklinde Hz. Osman’ın güzel vasıflarını sıraladı. Adam, sevinç ve heyecanla:

Yeter, bunlardan bir tanesi bile kızımı vermek için yeterli meziyetlerdir, dedi. İmâm-ı Azam:

Ama bu damat adayının bir kusuru var, kendisi bir Yahudi’dir, deyince adam parladı:

Nasıl olur da, kızımı bir Yahudi’ye istersiniz? İmâm-ı Azam için artık taşı gediğine koymanın zamanı gelmişti:

-   Sen bir kızını bile bir Yahudi’e vermezken, nasıl olur da Hz. Peygamber iki kızını birden bir Yahudi’yle evlendirir? deyince adamın artık inat ve itiraza mecali kalmadı ve Hz. Osman hakkındaki gerçeği kabullendi.

Hz. Osman (r.a.), Peygamberimiz (s.a.v.)’in damadıydı. O, bu şerefe iki kez nail olmuştur. Ümmü Gülsüm annemiz vefat edince Rasûlullâh (s.a.v.), ona diğer kızı Rukiyye’yi nikâhlamıştı. Bunun için Hz. Osman’a “Zi’n-Nûreyn/İki Nur Sahibi” denmiştir.

Top