Allah Teâlâ, müminlere hitapla: “Ey iman edenler! Seslerinizi, Nebi’nin sesi üzerine çıkartmayınız...”
Allah Teâlâ, müminlere hitapla: “Ey iman edenler! Seslerinizi, Nebi’nin sesi üzerine çıkartmayınız...”(1) ayeti ile Hz. Peygamberin yanında yüksek sesle konuşulmasını yasaklamıştır.
Âyetin sonunda da: “... bu sebeple amelleriniz boşa gider de siz, hiç farkında olamazsınız” buyurması, ikazın yapıldığı Hz. Ebû Bekr ile Hz. Ömer’i çok üzdü.
Bu ikaz üzerine Hz. Ebû Bekr, Rasûlullâh’a:
“Allah’a yemin olsun ki, bundan sonra seninle ancak bir sırdaşım gibi konuşacağım” dedi.
Hz. Ömer de: “Allah’a yemin ederim ki, bundan sonra Rasûlullâh sormadıkça yanında hiçbir şey konuşmayacağım” diyerek derhal haklarında gelen ayetler karşısında, pişmanlıklarını ifade ettiler.(2)
Burada ilginç bir hadiseye de işaret etmekte fayda vardır.
Nakledildiğine göre, “Seslerinizi, Nebi’nin sesi üzerine yükseltmeyiniz. Amelleriniz boşa gider de, bunun farkında olmazsınız” ayetini işitince, Sabit b. Kays, yaratılış icabı sesi yüksek olan biri olduğu için, bu ayetin kendisi hakkında geldiğini zannederek çok üzülür ve:
“Eyvah! Benim bunca salih amelim boşa gitti” diyerek evine kapanır.
Uzun zaman görmediği için Rasûlullâh (s.a.v.), onu sorar. Bir komşusu:
“Ya Rasûlullâh! Sabit, benim komşumdur. Ondan haber getirebilirim,” der ve evine gelir. Bir de ne görsün, Sabit b. Kays evinin önünde oturmuş ağlıyor. Ona, Rasûlullâh’ın (s.a.v.), kendisini merak ettiğini söylemesi üzerine birlikte Hz. Peygamber’e gelirler. Rasûlullâh (s.a.v.), ona neden bir-kaç gündür görünmediğini sorunca, Sabit şöyle cevap verdi:
- Ey Allah’ın Nebisi! Biliyorsun ki Allah: “Sesinizi, Nebi’nin sesi üzerine yükseltmeyiniz. Sonra amelleriniz boşa gider de siz farkında olmazsınız” ayetini indirdi. Bense, yaratılış icabı yüksek sesli bir insanım. Öyle sanıyorum ki, benim tüm amellerim boşa gitti, dedi.
Rasûlullâh (s.a.v.), ona:
- Hayır, sen bu ayette kast edilenlerden değilsin. Çünkü sen sesini kasten yükseltmiyorsun. Ayet karşısındaki bu tavrından dolayı, bilakis sen cennetliklerdensin, buyurdu.(3)
Hülasa; Cenâb-ı Hakk (c.c), sevgili Nebîsinin huzurunda seslerin yükseltilmesine bile razı olmamıştır. Rasûl-i Ekrem (a.s), belki bugün hayatta değil… Ancak O’nun sîreti, âlimlerin takdire şayan gayretleri sonucu günümüze kadar ulaşmıştır.
“Müslümanım” diyen kişi, O’nun sesine kulak kesilmeli, kendi sesini ya kısmalı ya da kesmelidir ki, manen kemale ersin…
(2) İbn Kesir, Tefsir, IV/206.
(3) İbn Kesir, Tefsir, IV/206.