Enes b. Mâlik anlattı: "Peygamber (s.a.v.) Zevra'daydı. İçinde, parmaklarım örtmeyecek kadar su bulunan bir kap getirildi. Rasûlullah (s.a.v.) ashabına abdest almalarım emretti. Avucunu suyun içine koydu. Su parmaklarının arasından ve uçlarından kaynamağa başladı. Böylece orada bulunanlar abdest aldılar. Enes'e sordum:
"Kaç kişiydiniz?" Enes:
"Üçyüz kişiydik." cevabını verdi.
Abdullah anlattı:
Biz Rasûlullah'la (s.a.v.) birlikteydik, yanımızda hiç su yoktu. Rasûlullah (s.a.v.) bize:
"Yanında su bulunan birisini arayın" dedi.
Dediğini yaptık. Su getirildi. Rasûlullah (s.a.v.) onu kabın içine döktü. Sonra avucunu onun içine soktu. Su, parmaklarının arasından çıkmağa başladı. Sonra:
"Haydi temiz ve mübarek suya gelin. Suyun artışı ise Allah'tandır" buyurdu. O sudan karnımı doldurdum. İnsanlar da su ihtiyaçlarını giderdi.
İbn Abbas şöyle anlattı:
Rasûlullah (s.a.v.) askerler arasında geceyi susuz olarak geçirdi. Sabahleyin birisi ona gelip:
"Ey Allah'ın elçisi! Askerler arasında hiç su yok" dedi. Rasûlullah (s.a.v.):
"Senin yanında biraz su var mı?" dedi. Adam:
"Evet var." dedi. Rasûlullah (s.a.v):
"Onu bana getir" dedi.
Adam içinde biraz su bulunan bir kabı O'na getirdi. Rasûlullah (s.a.v.) parmaklarını kabın ağzına koyup parmaklarını açtı. Parmaklarından pınarlar fişkırdı. Bilal'e:
"Askerlere temiz ve mübarek suya gelmelerini söyle" dedi.
Abdullah anlatmıştır:
Bir yolculukta Rasulullah'la birlikteydik. Ashap su bulamadı. Bir su kabı getirildi. Peygamber (s.a.v.) elini onun içine koydu ve parmaklarını açtı. Böylece Rasulullah'ın parmaklarının arasından suyun fışkırdığını gördüm. Rasûlullah (s.a.v.):
"Haydi temiz suya gelin. Suyun artışı Allah Teala'dandır" buyurdu.
el-A'mes: Bana Salim İbn Ebi'l Ca'd şunu haber verdi: Cabir Ibn Abdillah'a:
"O gün kaç kişi vardı?" diye sordum. O da:
"Binbeşyüz kişiydik." dedi.
Câbir şunu anlattı:
"Hudeybiye günü insanlar susadılar. Rasulullah'ın önünde bir su kabı vardı. Ondan abdest aldı. Sonra insanların yanma geldi ve:
"Neyiniz var?" dedi.
"Ey Allah'ın Rasulü! Senin su kabındakinden başka ne abdest alacak ne de içecek suyumuz var." dediler.
Peygamber (s.a.v.) elini su kabına koydu. Pınar gibi parmaklarının arasından su fışkırmağa başladı.
Biz o sudan içtik ve abdest aldık." Cabir'e:
"O gün kaç kişiydiniz?" diye sordum. O da:
"Yüz (bin) olsaydık da bize yeterdi ama biz binbeşyüz kişiydik." dedi.
Câbir şöyle anlattı:
Biz askerlerin yanına geldik. Rasûlullah (s.a.v.):
"Cabir! abdest alın, diye seslen" dedi. Ayrıca: "Abdest suyu, abdest suyu yok mu?" dedi. Ben:
"Allah'ın Rasulü! Kafilede bir damla su bulamadım." dedim.
Ensar'dan birisi, Rasûlullah için, kendisine ait bir tulumda su soğuturdu. Bana:
"Ona git" dedi.
Ona gittim. Tulumun ağzındaki bir damladan başkasını bulamadım. Onu boşaltacak olsam, tulumun kuru tarafı onu emecek, Rasûlullah (s.a.v):
"Git, bana onu getir" dedi. Onu eline alıp ne olduğunu anlamadığım birşey söylemeğe başladı. Aynı zamanda onu eliyle sıkıyordu. Daha sonra onu bana verdi ve:
"Cabir! Büyük bir çanak diye seslen" dedi. Ben:
"Ey kafilenin çanak sahibi! diye seslendim. Hemen onu yüklenip bana getirdiler. Çanağı Rasûlullah'ın (s.a.v.) önüne koydum. Rasûlullah (s.a.v.) eliyle, çanağın içine şöyle yaptı, elini açtı. Parmaklarının arasını ayırdı. Sonra elini çanağın dibine koydu ve:
"Cabir! Elimin üzerine dök ve bismillah de" buyurdu. Ben elinin üzerine döküp: "Bismillah" dedim.
Böylece suyun Rasûlullah'ın parmaklarının arasından fışkırdığını gördüm. Sonra çanak kaynadı, döndü, sonunda doldu. Bunun üzerine:
"Cabir suya ihtiyacı olanlara seslen!" dedi.
Cemaat gelip kanıncaya kadar su içti. Rasûlullah (s.a.v.) ellerini çanaktan kaldırdı.
Kaynak: Abdurrahman İbnü’l-Cevzi, Ashâbın Dilinden Peygamberimizin Hayatı, Uysal Kitabevi: 256-258.