Vakit ilkbahar olduğu için çiçekler yeni açmıştı. Abdest alıp namaz kıldıktan bir süre sonra Hüseyin Hamevî talebelerine:
“Biraz menekşe toplayıp, getirin” buyurdu. Talebelerin herbiri bir tarafa dağıldı. Demet demet menekşe toplayıp, hocalarına getirdiler. Eşrefoğlu ise hocasının huzûruna elindeki bir menekşe ile vardı. Hüseyin Hamevî:
“Rûmî, misâfir olduğun için menekşelerin yerini bulamadın herhalde” deyince o:
“Sultanım hangi menekşeyi koparmak istedimse: 'Allah rızâsı için beni koparma, zikir ve ibâdetimden ayırma' diye söyledi. Ben de dolaştım. Bir yerde ibâdeti bitmiş bir menekşe gördüm. Onu koparıp getirdim” dedi. Bu sözleri işiten diğer talebeler onun üstünlüğünü bir kere daha anlamış oldular ve düşüncelerinden tövbe ettiler.