Zamanı durdurun,
Ve ona sorun;
Zamanı durdurun,
Ve ona sorun;
Ölmesin kimse,
Kimse yaşlanmasın,
Solmasın çiçekler,
Kimse ağlamasın,
Bu kâbil mi?
Hayır asla!
Zaman durmuyor,
Akıp giden dakikaların
Önü alınmıyor.
Bunu yapamayan insan neye gururlanıyor?
Dünya dönüyor,
Güneşler batıp,
Güneşler doğuyor,
Ve eninde sonunda,
Herkes O’na dönüyor.
Geldiği gibi,
Gittiği gibi,
Ölüyor.
Hala makul olmayan sorular,
Şu insanlar soruyor.
Sonum ne,
Ne olacağım?
Nasıl ölüp de
Haşrolacağım?
Çürümüş kemikler hiç dirilir mi,
Ölen, kaybolan geri getirilir mi?
Bunu sorarlar,
Fakat bunlar
Ne yazık, bin yazık
Ona inanmazlar.
O büyük haberi
Niye sorarsın,
İstihzâ edip de
Sen inanmazsın!
Bileceksin bir gün
İnkâr ettiğini,
Göreceksin o gün,
Yapıp ettiğini.
Göklerini kim çattı
Masmâvi olarak?
Sonra orada duran
Ay’ı, yıldızları
Güneşi,
Kim parlattı?
Suyu indiren,
Yağmuru yağdıran
Yoksa sen misin?
Ey tabiatçı,
Olma sen sakın
Böyle inatçı!
Bir damla suyu içemeyeceksin,
Âhirette inkâr sebebinle sen…
Azaptan başka şey
Göremeyeceksin.
Artar azâbın
Orada her an,
Ne olur sen de gel,
Fırsat kaçmadan
Ona tam inan…
Yarattı Allah
Yerleri, göğü
Yeri kıldı beşik,
Gökleri tavan.
Düşürme dilinden;
Tesbihle,
Zikirle,
Hamdla,
Şükürle
Yoluna ol kurban.
O’nu devamlı an
Vesselâm…
Bizi sosyal medyada paylaşın: