Efendimiz (s.a.s): “Allah güzeldir ve güzelliği sever,”1 ve yine: “Allah her konuda ihsanı (incelik gösterilmesini) emretmiştir:
(Düşmanınızı bile) öldürürken bunu ince ve zarif bir biçimde yapınız.”2 diyecek kadar incelik göstermiştir. Böylece O (a.s), canlıların organlarını kesmeyi ve hiçbir zorunlu durum yokken işkence ve eziyet yapılmasını yasaklamıştır.
Kur’an sık sık refah ve mutluluktan, hattâ gösterişli ve şatafatlı bir hayattan bahseder ve belli bir dengeyi gözetenler için böyle bir hayatı yasaklamaz. Bu konuyla ilgili olarak aşağıda sıraladığımız ayetleri örnek gösterebiliriz:
“Biz yakın göğü bir süsle, yıldızlarla donattık.”3
“Kuşkusuz biz, insanlardan kimin daha güzel işler yapacağını sınayalım diye, yeryüzünde bulunan her şeyi kendine özgü bir ziynet yaptık.”4
“Servet ve oğullar, bu dünya hayatının süsüdür.”5
“Hayvanları da O yarattı. Onlarda sizin için ısıtıcı (giysiler) ve birçok faydalar vardır. Onlardan bir kısmını da yersiniz. Sizin için onlardan ayrıca akşamleyin getirirken, sabahleyin salıverirken bir güzellik (zevk) vardır. Bu hayvanlar sizin ağırlıklarınızı, ancak güçlüklere katlanarak ulaşabileceğiniz ülkelere taşırlar… Atları, katırları ve eşekleri binmeniz ve övünüp gösteriş yapmanız için yarattı. Allah bunlardan sizin bilmediğiniz daha nicelerini yaratmıştır.”6
Bu ayetlerin yanı sıra, Kur’an gerçekten şu açıklamayı da yapacaktır:
“De ki: Allah’ın kulları için yarattığı süsü ve temiz rızıkları kim haram kıldı? De ki: Onlar, dünya hayatında, özellikle kıyamet gününde müminlerindir. İşi bilen bir topluluk için ayetleri böyle açıklıyoruz.”7
Rasûlullâhın (s.a.s) görüşü açık ve nettir:
“Allah, verdiği nimetlerin izini kulunun üzerinde görmekten hoşlanır.”8
Kur’an’ın şu ayeti de konu ile ilişkilendirilebilir:
“Ve Rabbinin nimetini minnet ve şükranla an!”9
Yukarıda da açıkladığımız gibi, namaz kılmak, tam bir tevazu ve alçak gönüllülük içinde insanın Rabbi ile buluşması demektir. Öyleyse Kur’an’ın sadece beden temizliği için gusül ve abdesti emretmekle kalmayıp, şu konuya da dikkat çekmesine şaşırmamamız gerekir.
“Ey Âdem Oğulları! Gerçekten de biz sizin üzerinize, çıplaklığınızı örtüp kapatması için giysiler ve (süslenmeniz) için kuş tüyü indirdik... Ey Âdem Oğulları! Her namaza kalktığınızda güzel elbiselerinizi giyinin.”10
Rasûlullâh’ın hayatıyla ilgili şu iki küçük olay, bize onun bu konuda nasıl bir yol izlediğini açıkça gösterecektir:
Bir gün, bir cenazenin defin törenine katılmıştı. Mezarın içinde küçük bir kazım hatası göze çarpıyordu. Derhal düzeltilmesini emretti. Cemaatten biri kendisine:
“Bunun ölüye bir zararı dokunur mu?” diye sorunca, Muhammed (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Aslında bu tür şeyler ölüye ne bir zarar verir, ne de fayda; ancak bu (düzeltme), yaşayanların gözlerini rahatsız etmemek içindir” (bir diğer kaynakta ise “bu, yaşayanların gözüne hoş görünmesi içindir”).11
Bir başka gün, saçı sakalı birbirine karışmış, korkunç görünüşlü bir kimse onu mescitte ziyarete gelmişti. Rasûlullâh ona, dışarı çıkıp üstünü başını düzeltmesini işaret etmiş, o kişi de derhal bu isteği yerine getirmişti. Döndüğünde, Muhammed (s.a.s) şu açıklamada bulundu:
“Öyle şeytan gibi karmakarışık saçlarla gelmektense böylesi sizin için daha güzel değil mi?”12
İşte Rasûlullâhın (s.a.s) bunca emir ve talimatının temelinde bu sağlam estetik duygusu yatmaktadır. Örneğin, onun erkeklere ve kadınlara dış görünüşleri, saçlarının şekli ve giysileri konusunda birbirlerine benzememelerini emretmesi13 hep bu duygudan ileri gelmektedir.
2. Muslim, 34: 57; Ebû Dâvûd, 16: 11.
3. Sâffât: 37/6.
4. Kehf: 18/7.
5. Kehf: 18/46.
6. Nahl: 16/5-8.
7. A’raf: 7/32.
8. Tirmizî, 41: 54; Ebû Dâvûd, 31: 14.
9. Duhâ: 93/11.
10. A’raf: 7/26, 31.
11. İbn Sa’d, I/I, s. 91.
12. Mâlik, Muvatta’, 51, 7.
13. Buhârî, 77: 61; Ebû Dâvûd, 40: 53.