Geçmiş milletlere de yazılmış olan oruç ve oruçla gelen bedenî rahatlık, sıhhat ve âfiyetin yanı sıra ibadetlerin kat kat ecir ve mükafatının oluşu, Cenâb-ı Allah’ın büyük bir lütfudur. Bu ay herkes için büyük bir fırsat olmalıdır. Oruç ayına birkaç yönden bakmak lazımdır...
Evliya Çelebi’nin anlattığı o rüya birçoğumuz tarafından bilinmektedir. Belki unutanlar için yeniden anlatmak gerekirse; Evliya Çelebi bir gece rüyasında âlemlerin Efendisini (s.a.v.) görür. Peygamberimizin huzurunda mübarek, pak olan elini öpmeyi ve ondan şefaat istemeyi diler. Efendimizin mübarek ..
Sünnetlere ittiba edip bidatları terketmedikçe ve Peygamberimizin (as.) haliyle hallenmedikçe kurtuluşa ermek mümkün değildir...
Berat; kelime olarak günahlardan, borçlardan ve cezadan kurtulmak anlamına gelir. Dini anlamda ise; birçok dini, ahlaki güzelliklerin yaşandığı, rahmet ve mağfiret mevsimi, mübarek Ramazan ayına adım adım yaklaştığımızı müjdeleyen, kutlu bir gecenin adıdır...
Mürid, görmeden bağlandığı şeyhini görmek için can atıyordu. Nihayet bir fırsatını bulup hazırlandı ve şeyhin köyüne doğru yola çıktı. Üç günlük zahmetli bir yolculuktan sonra şeyhinin köyüne vardı. Evi öğrendi ve avluya geldiğinde önce hasretle eğildi, toprağı öptü; sonra da kalbi çarpa çarpa ka..
İman, Cenâb-ı Allah’ın en büyük nimetlerindendir. Kişinin, dünya ve âhirette mutluluğudur. Bir şahıs, kelime-i tevhidi -ki o da bilindiği gibi Lâilâhe illallâh Muhammedur Rasûlullâh demektir- diliyle söyler, kalbiyle tasdik ederse müslüman olur. İslâm hudutları içerisine girer. Kendisine müslüman mu..
Hazreti Ali (kerremallahü vechehû) hurma bahçesinde akşama kadar çalışmış, akşam da devesinin üzerine bir çuval hurma yükleyerek evinin yolunu tutmuştu. Devenin yuları yardımcısı Kamber'in elinde kendisi de önde gidiyordu. Medine'nin içine girdiklerinde yolun kenarından bir ses geldi. Yoksulun bir..
Fetih 1-2. Doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsân ettik.Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru yola iletir...
Bağdat'ta Ağustos sıcağı ortalığı yakıp kavurmaktaydı. Herkes, serinleyeceği gölge bir yer, ferahlatacak bir rüzgâr arıyordu. Çarşı-pazar kurulmuş, alışveriş başlamıştı. Bu arada bir adam, yüksek dağların mağaralarından getirdiği buzları satıyordu. Buz kalıpları eriyip ziyan olmadan bir an önce o..
Açmak anlamına gelen fetih/feth kelimesi tasavvufta çok değişik anlamlarda kullanılmıştır. Allah Teâlâ buyurur: “Allah’ın insanlara açtığı bir rahmeti kimse engelleyemez.”(Fatır, 35/2)Hakk Teâlâ kuluna bir rahmet ve nimet kapısı açarsa kimse o kapıyı kapatamaz. Bu ayette geçen “açmak” (feth) ifade..
Tomtom Mahallesi Gülbaba Sokağı 317 ada 48-49 parsel Gül Baba Dergâhı. İstanbul’u İslâmbul yapmaya gelenler, muştulanan fethi gerçekleştirdikleri zaman, Galata yamaçları, Beyoğlu’nun büyük bir bölümü ormanlıktı. Sultan İkinci Bayezid kış mevsimlerinde Galata ormanlarında avlanmayı severdi. Karın b..
“Mü’min kendisiyle iyi geçinilen kişidir. İyi geçinmeyen ve geçinilmeyen kimsede hayır yoktur.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 400) Ülfet; samimi olmak, insanlarla ünsiyet etmek, iyi geçinmek, onlarla anlaşmak demektir. Asr-ı saâdette vuku bulan şu hadise ülfet kavramıyla birebir örtüşür mahiye..
Şurası bir gerçektir ki Emeviler, Peygamberimizin Ehl-i Beyt’ini feci bir şekilde şehit ettiler. Kerbela faciasını İslâm’ın başına belâ ettiler. Bu zulüm ve işkenceyi yapanlar, kıyamete kadar habis ruhlar olarak anılmayı hak ettiler. Tarihler Emevi halîfelerinin birkaçı hariç habâsetlerini ve lâubal..
Efendi! Büyük bir sorumluluk omuzlarınıza yüklenmiş oluyor. Bunu evvelki mektubumda ayân beyân anlattım. “Tâc, hakikat tacıdır. Sanma gayrı tâc ola. Taklîd ile tok olan, hakikatte aç ola”… İhsan Efendi oğlum, kişi güneşe yeryüzünden baktığı vakit onu uzaktan gördüğü için kendi âlemine nispetle küçü..
Hz. Ali, Nehrevan’da Hâricîleri bir ölçüde ortadan kaldırmış, fakat onların eyaletlerdeki takipçileri, Hâricîlerin görüşlerini geliştirip yaymışlardı...
Hz. Enes (r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber'le birlikte yürüyordum. Üzerinde Necran'dan gelme kenarı kalın bir cübbe vardı. Bir bedevî cübbenin eteklerine asılarak öyle bir çekti ki Resûl-i Ekrem'in (s.a.v) ensesi kızardı ve cübbe onun mübarek ensesinde iz bıraktı. Ve sonra şöyle dedi: ..