Anlatmak için anlamak gerekir. Hemen bir soru ile başlayalım. Kaç kişi anlıyor ve kaç kişi anlatabiliyor? Hele hele İslam dininin bünyesinde mevcut tasavvufi hayatı anlamadıktan sonra O´nu anlamak ve anlatmak mümkün mü? Yapılan Mevlânâ´yı anma törenlerine bu merkezden bakmak lâzımdır. Saz ve diğer ..
Bizi; şu içinde yaşadığımız kevn-ü mekânı, kâinâtı, canlı cansız her şeyi yoktan yaratan Yüceler Yücesi Rabbimizi ( Celle Şânühû) ne kadar tanıyoruz? Varlık ve birliğine iman ettiğimiz Mevlâmız hakkında nasıl bir inanca sahibiz? Elhamdulillâh ibâdet ediyoruz, bununla şereflenmişiz… İbadetin sonucu m..
Bu kadar külfetler içerisinde, varlığını gösteren yalnız Allah´ü Taala dır. Bundan sonra nefsin gelir. Muhatap olarak meydanda da sen varsın...
Son zamanlarda yine tartışma konusu olanlardan biride evliyanın kerameti meselesidir. Akaid kitapları ve “kerametül evliyai hakkun”, evliyanın kerametinin hak olduğunu zikrederler. Cenab-ı Allah Kuran-ı Kerim’de : “Zekeriya (a.s.) her ne zaman O’nun yani Meryem’in yanına gelirse orada bir rızık bulu..
Tasavvuf tarihinin önemli simalarından Zünnûn Mısrî (IX. y.y.), kendisine bir yıl mürit olup hizmet ettikten sonra İsm-i Azam'ı (Allah’ın bütün vasıflarını ifade eden en yüce adı) öğrenmek isteyen Yusuf b. Hüseyin'in arzusunu yerine getirmedi. ..
Ebû Seleme (r.a.), Bedir ve Uhud savaşlarında bulunmuş, Uhud'da vurulup yaralanmış, daha sonra da bu yara sebebiyle şehid olmuştur...
Allah Rasûlü (s.a.s), içtimaî hayatta, beşerî münasebetlere son derece önem verirdi...
İbn İshak’ın, Ebû Seleme b. Abdurrahman’dan nakline göre; Peygamberimiz aleyhisselam, ilk Cuma namazını kıldırdığı gün, ayakta dikilerek ardı ardına îrâd ettiği hutbelerinde, Allah’a lâyık olduğu veçhile hamd ve sena¬da bulunduktan sonra, şöyle buyurdu:..
Allah Rasûlü (s.a.s), Medine’ye varışından yaklaşık beş ay kadar sonra muhacir ve ensâr arasında, tarihte “muâhât” olarak isimlendirilen bir kardeşlik tesis etmiştir...
Âlemler nûra gark oldu Muhammed doğduğu gece Mü’min, münâfık fark oldu Muhammed doğduğu gece Allah’a hamd olsun… Sonsuz ve sınırsız… Allah’ın en sevgili kulu Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s) Efendimize ve pâk, temiz âl ü ashabına (r.anhüm) sayısız salât ve selam olsun...
``Benim dünya ile ne işim var? Ben dünyada yolculuğu sırasında bir ağaç altında gölgelenen, sonrada oradan geçip giden bir yolcu gibiyim.´´(İbn Mâce, Zühd 409)..
Mübarek şehid, kısık bir sesle Kelime-i Şehadet getirir ve sonra: - Zahmet buyurdunuz Ya Resulullah! diyerek son nefesini verir...
Rasûlullâh (s.a.s) Efendimiz, son derece merhametli idi. O, hayatı boyunca daha çok başkaları için üzülmüş ve endişelenmiş, küçük bir söz, davranış ve hatta işaret bazen kendisini ağlatmaya yetmiştir...
“Hayır! Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp, sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.” (Nisâ, 65)..
“Bir kimse, her namazın sonunda 33 kere sübhânallâh diyerek Allah’ı tesbih eder, 33 kere elhamdülillâh diyerek Allah’a hamd eder, 33 kere de Allâhü ekber diyerek tekbir getirirse bunların toplamı 99 eder...