Hocamız sohbetinde özelde yolumuz mensuplarına genelde tüm müslümanlara dervişliği anlatıyor. Kendi hatası dururken başkalarının hatalarıyla uğraşmanın yanlışlığına vurgu yapıyor...
Büyük velîlerden. İsmi Muhammed bin Hafîf eş-Şîrâzî, künyesi Ebû Abdullah, lakabı İbn-i Hafîf'dir. Babası sultan idi. 889 (H.276) senesinde Şîrâz'da doğdu. 981 (H.371)'de Şîrâz'da vefât etti. İbn-i Hafîf, Ebû Tâlib Hazrec-i Bağdâdî'nin talebesiydi. Kettânî, Yûsuf bin Hüseyin er-Râzî, Ebü'l-Hüseyin M..
Sûfi zâhidlerden Ebû Abdullah Muhammed b. Fazl Belhî, aslen Belhli olup Semerkand’da ikamet etmiştir. Belh’ten kovulunca Semerkand’a gelmiş ve orada vefat etmiştir. Ahmed b. Hadraveyh ona: “Elindeki fırsatı kaçıranlar kimlerdir ?”diye sormuş, o da şu cevabı vermişti: “Üç şey: İlim nasip olur, faka..
Sûfîler Kur’ân’da nefse nisbet edilen vasıflardan hareketle insan nefsinin altı mertebesi oldugunu ileri sürmüs ve buna “nefs-i kâmile” adıyla bir mertebe daha ilave etmişlerdir. Bu mertebeler kısaca şöyledir:..
Abdest, bedeni temizlemek demektir. Istılahta, dinî ibâdetleri yapmak için, elleri dirseklerle beraber yıkamak, yüzü yıkamak, başın dörtte birini mesh etmek, ayakları topuklarla beraber yıkamaktan müteşekkil bir ameliyedir. Sûfîlere göre bu temizliğin (tahâret) zahirî yönünü teşkil eder. Bu en kolay..
Sûfi zâhidlerden Ebû Abdullah Ahmed b. Yahya Cellâ, aslen Bağdatlı olup Remele ve Şam’da ikamet etmiştir. Şam’ın büyük şeyhlerindendir. Ebû Turab, Zünnûn, Ebû Ubeyde Busrî ve babası Yahya Cellâ’nın sohbetinde bulunmuştur. İbnü’l-Cellâ anlatıyor: “Anne ve babama, ‘beni Aziz ve Celil olan Allah’a hi..
Abdullah Dağıstani (k.s), Çanakkale savaşında ağır yaralanır. Zatalisi üzerindeki müşâhedeleri şöyledir. “Halvetten çıktıktan sonra annemi sadece bir veya iki hafta gördüm. Beni asker olarak Çanakkale’de “Seferberlik” denilen savaşa götürdüler. Düşmanlar tarafından yoğun bir taarruz başlatılmıştı, ..
Sûfi zâhidlerden Ebû Abdullah Amr b. Osman Mekkî (v.291/903), Ebû Abdullah Nebâci ile görüşmüş, Ebû Said Harraz ve daha başkalarının sohbetinde bulunmuştu. Tarikat ve usûl (akâid) konularında sûfiler zümresinin şeyhi ve bu taifenin imamı idi...
İşitme ve dinleme anlamına gelen semâ‘; tasavvufta, güzel sesle okunan Kur’ân’ı ve dinî konularla ilgili şiirleri dinleme anlamına gelir. İlk sûfîlerden itibaren güzel sesle Kur’ân ve teması din olan şiirlerin okunmasına, bu tarzda okunan Kur’ân-ı Kerim’i ve bu nitelikteki şiirleri dinlemeye büyük ö..
Derviş; sözlükte fakir, muhtaç ve dilenci/sâil anlamına gelir. Çoğulu dervişân veya derâviş şeklindedir. Tasavvuf terimi olarak derviş şu gibi anlamlara gelir: 1. Fakir ve muhtaç. Baştan beri sûfiler ve ermişler fakir ve muhtaç sıfatıyla nitelendirilmişler, onlar da bunu iftiharla kabullenmişlerdi..
Son dönem tarikatlarını ilk dönem tasavvufî cemaat ve akımlarından ayıran bir takım ortak esaslar ve kurallar vardır. Bu esas ve kurallar daha evvel mevcut olsa bile son dönemdeki şekilde ve önemde değildir. a. Tarikatın başında bir şeyh vardır. Bu şeyh ta‘lim şeyhi değil, terbiye şeyhidir. Sohbet ..
İnsan, rûh ve bedenden oluşan bir varlıktır. Rûhu ile yukarı âleme, bedeniyle aşağı âleme bağlıdır. Rûh İlâhî, beden ise maddîdir. Beden topraktan gelir, yine toprağa gider. “Sizi ondan (topraktan) yarattık, oraya döndüreceğiz ve bir kez daha sizi ondan çıkaracağız.” (Taha, 20/55) İnsan, hayvanlard..
1. Bidâyette tasavvuf sûfî bî-can olmağa derler Nihâyette gönül tahtında sultân olmağa derler Tasavvuf mesleğine intisâb etmek isteyen sûfî, bu dergâha girerken, maddî varlığından sıyrılmalı ve kendinde bir varlık görmemelidir. Bu tarzda başlayana manevî yolculuğun (seyr u sülûk) nihâyetine ..
Hz. Peygamber'in hayatını merkeze alarak varlığın meydana gelişinden peygamberler tarihine, oradan da İslam tarihi ile ilgili asr-ı saadet devrini içine alan haberlerin bir özü ve özeti olan Hulasatü'l-ahbar, Aziz Mahmud Hüdayi'ye ait önemli bir eserdir. Tasavvufi perspektiften yola çıkarak kaleme a..
Evliyânın büyüklerinden. Tasavvuf ehlinin çok tanınmışlarından olup, Seyyid-üt-Tâife denmekle meşhûrdur. Künyesi, Ebü'l-Kâsım'dır. Cüneyd bin Muhammed 822 (H.207)'de Nehâvend'de doğdu. Bağdat'ta büyüdü ve orada yaşadı. 911 (H.298) senesinde vefât etti...
Büyük Veli, meşhur Arif, Kamil Mürşid... Bağdat’da doğdu. 865 senesinde orada Hakka yürüdü. Cüneyd-i Bağdadi (k.s.) Hz.lerinin dayısı ve Mürşididir. Tasavvufta, vera ve takvada asrının bir tanesi idi. Ebu Abdurrahman es Sülemî (k.s) Tabakatü's-Sufiyye kitabında:..