O, ödüle erişmek istiyordu. Ama bir insanın neye erişeceğini, Cenâb-ı Hak bilirdi. Bakalım Büreyde, “yüz deve” diye ısrar mı edecek?..
Bunun üzerine Nebiyy-i Muhterem (s.a.v.), çevresinde kümelenmiş olan ashabına: “Şu açı kim doyurur? Kim misafir eder?” diye sordu...
266. Mücâhid'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Lokman Hekim (as) kalın dudakları, geniş tabanları olan Habeşli bir köle idi. İsrailoğullarına baş kaldırmıştı."..
Gavsü’l-Azam Şeyh Abdülkadir Hazretleri bir gün ders verirken üzerine kocaman bir yılan düştü. Şeyhin etrafında bulunanlar korkup kaçtılar...
Hadis âlimleri, çok yüksek insanlardır. Râvîleri ile beraber, yüz bin hadîs-i şerîfi ezbere bilene "hâfız" denir.İki yüz bin hadîs-i şerîfi ezbere bilene "şeyhu'l-hadîs" denir. Üç yüz bin ezberleyene, "huccetü'l-İslâm" denir. ..
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Allah'ı zikretmek için bir mecliste oturanları, melekler, halka çevirerek kuşatırlar. Allah'ın rahmeti kendilerini kapsar ve Allah Teâlâ, onları nezdinde bulunan kimselerin yanında anar." (İmam Ahmed, Ebu Ya'lâ ve Taberânî) "Sadece Allah rızası için bir araya geli..
...ve putun boynuna kılıcını asarak: “Seni, çöplüğe atanı bilmiyorum. Hiç değilse kendini şu kılıçla savun!” dedi ve uykuya yattı...
Azîz Mahmûd Hüdâyî'nin yükselmesi bâzı talebelerin kıskançlığına yol açtı. Durumu sezen Üftâde hazretleri, onun samimiyetini göstermek istedi. O sırada mevsim kış idi...
Yanımdakiler: ‘Ahmet delilik etme, ye yemeğini’ dediler. Ancak benim gönlüm bu hale elvermedi. Bir lokma kendim yedim, bir lokma köpeğe verdim...
Daha sonra Dinarkom köyüne tayin olunan Alvarlı Efe Hazretleri, I. Dünya Savaşı’na kadar burada kalmış, 16 Şubat 1916’da Rusların Erzurum’u işgali üzerine, Erzurum’a göçerek, babasını Erzurum’a bırakıp.....
"... sanki yıl orucu tutmuş olur." Yani bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi olur, buyruluyor...
Allahu Teâlâ’ya (c.c.) sonsuz hamd ü senalar olsun. Sevgili Peygamberimize (s.a.s.) ve pak, temiz âl ve ashâbına salât ve selâm olsun. Bir Ramazan-ı Şerif ayını daha geride bırakıp, bayrama kavuşturulduk… Bunun için ne kadar şükretsek azdır… Oruçlar tutuldu, teravihler kılındı, şeytanlar bağlı oldu..
Bir gün Ebû Hüreyre (r.a) Medine çarşısına uğrar, çarşıya hakim bir yerde durur ve: – Ey çarşı esnafı! Rasulullah’ın mirası bölüştürülüyor, dağıtılıyor, taksim ediliyor, siz burada duruyorsunuz. Gidip payınızı almayacak mısınız? ..
...Cennetlik olmuştu. Bu zât, ashâb arasında bulmaca gibi sorulurdu: “Bilin bakalım! Hiç namaz kılmadan Cennet’e giren adam kimdir?” Cevap: “Şehid çobandır!”..
Ey evlat! Perişan hâline en uygun şey, bendedir. Söyleyeyim: Hiç kimseden bir şey alma. Kimsenin vergisini bekleme. Anlayamadığını kimse anlatamaz...