Şüphesiz ki, Mevlânâ Celâleddin-i Rumî veya diğer tasavvuf büyükleri denilince, İslam´ı taviz vermeden yaşayan kimseler anlaşılır. Hakiki mutasavvıf bunlardır. ..
Günümüz Avrupa toplumu açısından geçersiz ve kınanan bir uygulamadır. Ancak tarihi olayları o dönemin şartlarına göre değerlendirmek gerekir. ..
Son zamanlarda yine tartışma konusu olanlardan biride evliyanın kerameti meselesidir. Akaid kitapları ve “kerametül evliyai hakkun”, evliyanın kerametinin hak olduğunu zikrederler. Cenab-ı Allah Kuran-ı Kerim’de : “Zekeriya (a.s.) her ne zaman O’nun yani Meryem’in yanına gelirse orada bir rızık bulu..
Suheyb bin Sinan, müşriklerin eziyet ve işkencelerine maruz kalan kimsesiz Müslümanlardan biri idi. Medine'ye hicrete Efendimiz tarafından izin verildiği sırada bir türlü fırsatını bulup Mekke'den ayrılamamıştı...
Hasan Basri Hazretleri buyuruyur ki: Birgün Basra sokaklarında abid bir genç ile dolaşırken ansızın bir tabibe rastladık...
Rasûlüllah (s.a.s.) Efendimiz, simâca insanların en güzeli, ahlâk yönünden de insanların en üstünüydü. ``Sizin en hayırlınız, ahlâken en üstün olanınızdır.´´ ``Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim´´ buyurmuştu. Nitekim Kur´ân-ı Kerîm´de ``Aziz Peygamberim, şüphesiz sen en üstün bir ah..
Muaz b. Cebel der ki: “Ya Rasûlallah! Bana bir tavsiyede bulun.” ..
Ebû Zerrü’l-Gıfârî der ki: - Yâ Rasûlallâh! Bana, bir tavsiyede bulunur musun? ..
Sa'd b. Ebî Vakkas, ilk müslümanlardandır. Mekke'nin ileri gelen ailelerinden birine mensuptu. Ancak müslüman olduğunda, başta annesi olmak üzere bütün ailesinin tepkisini çekmişti. ..
Tasavvuf tarihinin önemli simalarından Zünnûn Mısrî (IX. y.y.), kendisine bir yıl mürit olup hizmet ettikten sonra İsm-i Azam'ı (Allah’ın bütün vasıflarını ifade eden en yüce adı) öğrenmek isteyen Yusuf b. Hüseyin'in arzusunu yerine getirmedi. ..
Ebû Tâlib’in hanımı olan Fatıma binti Esed, Mekke’de Müslüman olmuş, Allah yolunda Medine’ye hicret etmiştir. O; iyi halli, ahlaklı ve faziletli bir hanımefendi idi. Peygamberimize küçük yaşta iken mürebbilik etmişti. Peygamberimizin yanında, onun büyük bir mevkii ve itibarı vardı. Efen..
Miladi 625 yılında gerçekleşen Uhud savaşı, İslâm tarihinde önemli bir yere sahiptir...
Şecaat; savaş ve şiddet sıralarında cesaret ve yüreklilik göstermek demektir. Necdet de, korku ve dehşet yerlerinde, olağanüstü durumlar karşısında sabır ve sebat göstermek, korkuya düşüp uygunsuz iş yapmamak, demektir. Şecaat ve necdet hasletlerinin her ikisi de, Peygamberimiz aleyhis..
Yahudi iken Müslüman olan Abdullah b. Selam der ki:..
Gavsul Azam (KSA) Hz.leri, Medinei Münevvere’den Bağdadi Darüsselam’a gelirken, yolda hırsızlardan birine rastladı...
625 tarihinde Müslümanlarla, Mekkeli müşrikler arasında gerçekleşen Uhud savaşı, tarihte büyük önemi haizdir...