Basîret ehli yanında şüphesiz en açık hak mezheb, Selefin mezhebidir. Yani Ashâb-ı Kirâm ve Tâbi’în’in mezhebidir...
Nezaket, nezafet ve nezahet abidesi tortusuz bir şahsiyet, Garib hafız... (Garib Hafız = İbrahim Hakkı Gül “Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.’nin soyundandır...
Allah’ın ve Hz. Rasulallah’ın emirlerine uyun; şahsi arzularınıza ve hissiyatınıza mağlup olarak bidat yoluna sapmayın!..
el-Hasen İbn Ali, dayısı Hind’den şunu nakletti: “Rasulullah (s.a.v.), işaret ettiğinde bütün eliyle işaret ederdi, hayret ettiğinde elini ters çevirirdi, (konuştuğu) zaman, parmaklarını bitiştirir, sağ avucuyla, sol elinin başparmağının içine vururdu. Kızdığı zaman, kızgınlığından hemen vazgeçer v..
Hal ve makam da, bir insandaki ümid ve korku gibidir. Şu da var ki: Her halin ve mekânın korku ve ümitleri kendilerine göredir. Şunu da diyelim ki, her makamın kendine has halleri vardır. ..
Kendisine son vazifesi yapılan ölülerimiz veya biraz daha derin ve geniş ifade edecek olursak, yatırlarımız vardır. Bu yatırlara memleketimizin hemen her köşesinde rastlamaktayız. ..
Nübüvvetin sekizinci yılında İran ordusu ile Rum ordusu Şam toprağı ile İran toprağı arasında , (Busra’da ) karşılaşarak çarpışmışlar; İranlılar, Rumları ağır bir yenilgiye uğratmışlardı...
Bidayette tasavvuf sofi bir can olmağa derler Nihayette gönül tahtında sultan olmağa derler..
“Sûfıyye” ismi mutasavvıflar taifesinin adı haline gelmiştir. Müfredinde, sûfi adam denilir. Sûfiler cemaatine ise sûfiyye adı verilir. (İrâdesi ve cehdi ile benzeme yolu ile) bu mertebeye vâsıl olmak isteyenlere mutasavvıf, mutasavvıflar topluluğuna ise “mutasavvıfa” ismi verilmektedir. Bu ismin A..
Rasûlullâh'ın: "Anam-babam sana feda olsun!" dediği iki sahabîden birisidir.....
İnsanoğlunun bu dünyadaki macerasının mühim bir bölümü ilim, felsefe ve sanatla ilgilidir. Gerçeği ve güzeli arama faaliyetinden ibaret olan bu maceraya ışık tutan ana kaynak ise dindir. Her toplumun ilim, hikmet ve sanat adamları bağlı bulundukları dinin esaslarıyla düşünmeye başlamış, bu esasları ..
Tasavvuf yoluna girmemekle beraber sûfîliğe ilgi ve sevgi duyana muhib/sempatizan denir. Bu yola kimi yeni girmiştir, henüz işin başındadır. Bunlara ‘mübtedî’ ve ‘ehl-i bidâyet’ denir...
Zevklerin en yücesi ma‘rifetullah (Allah’ı bilmek) ve O’nun cemâlini temaşa etmektir! Ancak bu zevkten mahrum olanlar, başka zevkleri tercih edebilirler. Lezzetler idrâklere tâbidir. Mesela öfke tabiatı, düşmandan intikam almak ve gönlünü rahat ettirmek için yaratılmıştır. Öyleyse onun lezzeti gale..
Buna bir soru ile başlayalım. Tasavvuf bid’at mıdır? Tasavvufun Hindistan’dan geldiği, onun tesiri altında olduğu söyleniyor, doğru mu?..