Bil ki, ölüm korkutucu, tehlikesi ise çok büyüktür. İnsanların ondan gafil olmalarının sebebi onu az düşünüp az zikretmeleridir. Onu ananlar da kalplerini her şeyden arındırarak temiz bir kalple değil, dünya şehvetleri ile meşgul bir kalple andıklarından, bu onların kalplerinde bir tesir meydana get..
Sanat, ahenk ile kafiyenin; güzel söz ile gözyaşının terkibinden oluşur. İnsanoğlu her şeyde bir sanat güzelliği, bir mükemmellik arar. Fakat tasavvufta sanat dervişin deyneğidir. Biz de Mevlânâ'nın dervişliğini bu değnekten anlıyoruz. ..
İnsan, kendisi gibi âcizden bir şey isteyemez. Yalnız cahil olduğu için ister. İmanı zayıf olduğu için bu yolu tutar. Marifeti yoktur, yakîn derecesine varmış imanı yoktur...
Arabistan uzunca bir süreden beri putperestliğe sarılmıştı. Putları kıran İbrahim Halil’in hatırası olan Kabe, üç yüz altmış putla doldurulmuştu. Bunlar arasında Hübel en büyük ilah kabul ediliyordu. Onlara göre bu putlar her çeşit iyiliğe ve kötülüğe muktedirdi. Yağmur yağdırır, evlatlar verirdi...
Sana tavsiye: İhsan edildiğin hiçbir hayrı kimseye söyleme! İsterse bu dostun olsun... Sonra hikmeti icabı sende yapacağı ve tecrübe için vereceği bazı belalardan dolayı Allah’ı ithama kalkışma! Bil ki sana düşen vazife, bela olursa sabır göstermektir, hayra da şükretmektir. ..
Mal biriktirmek, Allah Teâlâ için, O’nun yolunda, mal O’nun rızasına uygun olduğu sürece tevekkülün sıhhatine zarar vermez. Nefsanî arzular ve hevâ uğruna biriktirilen mal ise tevekküle zarar verir...
Fahreddin Paşa, Hicaz Kuvve-i Seferiyyesi Kumandanı olarak, 28 Mayıs 1916 da Medine’ye gönderilen kahraman , inançlı, şerefli ve dirayetli bir Osmanlı paşası idi. Görevi, Müslümanların en kutsal yerleri olan Mekke ve Medine’yi savunmaktı. ..
Ey oğul! Sen hiçbir şey üzerinde değilsin. Senin müslümanlığın da sıhhatli değil. İslam, üzerine bina kurulan temelin ta kendisidir. Senin şehadet getirmen de tam olmamış, eksik. Zira dilinle Lâ ilâhe illallah: “Allah’tan başka ilâh yoktur” diyorsun, fakat kalbinle bunu yalanlıyorsun. ..
Kaderi bahane etmek, tembellerin dayanağıdır. Tembeller, “Ne yapalım, kader böyle imiş,” derler ve daha çok güzel ameller işlemekten kendi kendilerini yoksun bırakırlar. Biz Allah dostları, tembeller gibi hareket etmeyiz. Bilakis orta, vasat yolu tutar, çalışır çabalar ve güzel ameller işleriz. Biz,..
Musa Aleyhisselam şiddetli hüzün, keder ve darlığa düşünce, daha önce gizli kalmış olan sarsılmaz iman ve inancı ortaya çıktı. Gece karanlığının ve karısının çekmekte olduğu acının basmasıyla, Allah ona alâmetlerini belli etti, gösterdi...
Yüce Allah şöyle buyurur: “Hiçbir şey yoktur ki, hazineleri Bizim nezdimizde bulunmasın. Biz onları belli bir miktar dışında indirmeyiz,” (Hicr, 15:21). ..
İlim, amel içindir. Yoksa sırf ezberlemek ve insanlara anlatmak için değildir. Önce öğren ve öğrendiğinle amel et. Sonra da başkasına öğret. Önce öğrenir, sonra da öğretirsen, sendeki ilim konuşur. Sen sussan ve konuşmasan bile, ilim, amel diliyle konuşur. Yani ilminle işlediğin amel, i..
Cennet ve cehennemi yaratmamış olsa bile, İzzet ve Celâl sahibi Allah, korkulmaya ve ümit beslenmeye lâyıktır. Sırf zatını ve rızasını taleb ederek O’na itaat ediniz. ..
Kim Allah’ı seven birisini görürse, o, kalbi ile Allah’ı gören ve özü ile de O’nun huzurunda olan kişiyi görmüş demektir. Peygamber Efendimiz, şöyle buyururlar:..
Allah’ı tanıyan kişiye en zor gelen şey, insanlarla konuşmak, onlarla birlikte bulunmaktır. İşte bunun içindir ki, bin arif arasından ancak birisi, insanlar içinde konuşabilir. Ne var ki bu bir kişi de, peygamberlerin sahip oldukları güç ve kuvvete muhtaçtır. Nasıl muhtaç olmasın ki? ..
Kimin ki, Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’e bağlılığı gerçekten sabit olursa, Allah Resulü ona bir zırh giydirir, başına bir miğfer çeker, kendi kılıcını kuşatır. Kendi edep ve terbiyesinden, kendi şemailinden, kendi ahlâkından ona bir şeyler tahsis eder. Kendi elbiselerinden bazılarını ona bi..