Ashaptan Şeddad b. Evs ile Ubâde b. Sâmit der ki: “Peygamber aleyhisselamın yanında bulunuyorduk. ..
Sultan Ahmed ile Aziz Mahmud Hüdâî birbirlerini o kadar çok sever, sayar ve birbirlerine o kadar çok bağlıdırlar ki, bu muhabbetten kaynaklanan pek çok olay ilgili kitaplara konu olmuştur...
Sa'd b. Ebî Vakkas, ilk müslümanlardandır. Mekke'nin ileri gelen ailelerinden birine mensuptu. Ancak müslüman olduğunda, başta annesi olmak üzere bütün ailesinin tepkisini çekmişti. ..
Halife Hz. Ömer bir mecliste hazır bulunanlara sordu: - Eğer dileğiniz hemen kabul ediliverecek olsa ne dilerdiniz? ..
Kur’an ve sünnetten ilham alınarak tesis edilen; kalbi temizleme, nefsi terbiye usulüne “Tasavvuf” adı verilmektedir…..
Ebû Tâlib’in hanımı olan Fatıma binti Esed, Mekke’de Müslüman olmuş, Allah yolunda Medine’ye hicret etmiştir. O; iyi halli, ahlaklı ve faziletli bir hanımefendi idi. Peygamberimize küçük yaşta iken mürebbilik etmişti. Peygamberimizin yanında, onun büyük bir mevkii ve itibarı vardı. Efen..
Ebû Leheb, Peygamber Efendimiz (s.a.s)'in öz amcası olmasına rağmen o ve eşi Ümmü Cemile, İslâm Peygamberine eziyet etmekten geri durmazlardı...
Kureyşli müşrikler, zaman zaman Efendimiz (s.a.s) ile alay ederlerdi. ..
Harun Reşid ile Şakik-i Belhî Hazretleri sohbet ediyordu. Bir ara Hazret:..
İbrâhim b. Edhem, Belh ülkesinin saltanat ve debdebeye düşkün olan hükümdarıydı. Onu bu düşkünlükten kurtarıp âhiretini de ihyâ edebilmesi için devrin ârif ve sûfîlerinden zaman zaman kendisine ibretli ikazlar yapılıyordu...
Selam vermenin fazileti malumdur. Ancak selamlaşmanın da sevap yönünden faziletli olanları mevcuttur...
Selam vermek nafile bir ibadet olmakla beraber, verilen selamın alınması gerekmektedir. (Buhâri, Edebü’l-Müfred, s.268.)..
İbn İshak’ın, Ebû Seleme b. Abdurrahman’dan nakline göre; Peygamberimiz aleyhisselam, ilk Cuma namazını kıldırdığı gün, ayakta dikilerek ardı ardına îrâd ettiği hutbelerinde, Allah’a lâyık olduğu veçhile hamd ve sena¬da bulunduktan sonra, şöyle buyurdu:..
Lihyân oğulları, İslâmiyet’i kendilerine öğretmeleri için Hz. Peygamber'den muallim istemişlerdi. ..
Allah Rasûlü (s.a.s), Medine’ye varışından yaklaşık beş ay kadar sonra muhacir ve ensâr arasında, tarihte “muâhât” olarak isimlendirilen bir kardeşlik tesis etmiştir...
Rasûlullâh (s.a.s), şaka ve lâtife yapmayı sever, kendisi ile şakalaşılmasından da hoşlanırdı...