Hâl tasavvuf ıstılahlarındandır. Hâl kelimesi lügatte; değişme manasına gelir. Sûfilere göre hâl, kulun kastı, celp etme teşebbüsü, kazanma isteği olmadan kalbe gelen neşe-hüzün, rahatlık-sıkıntı, şevk-dert, heybet-heyecan gibi manalardır...
Şeyhlerin kalplerini hıfzetmek, onlara karşı saygılı ve edepli olmak, kendilerinden zuhur eden şeyleri kabul etmek, hiçbir hususta itirazda bulunmamak demektir. Şeyh; yaşlı, ihtiyar, pîr, hoca, mürşid ve rehber gibi manalara gelir...
Zâhid sûfîlerden Ebu Nasr Bişr b. Haris Hâfî, aslen Merv’den olup Bağdat’ta yaşamış ve burada vefat etmiştir. Ali b. Haşrem’in kız kardeşinin oğludur. 227 (/841) senesinde vefat etmiştir. Şanı büyük bir zat idi...
Utbe ve Şeybe b. Rebia; Taif dönüşünde Peygamberimiz aleyhisselâmı perişan halde gördükleri zaman, aradaki akrabalık, kendilerini Peygamberimize karşı gayrete getirdi:..
Bedenle ilgili sünnetler, on ikiden ibarettir. Bu on iki sünnet, Allah Rasûlü'nden (s.a.s) rivayet edilen üç hadise dayanmaktadır. Bu hadislerden ilki, Allah Rasûlü'nün (s.a.s) vahiy için Cebrail'i (as) beklediğini bildiren hadis-i şeriftir.(1)..
Kabz, darlık sıkıntı, ruhun üzüntülü, dertli, elemli ve endişeli olması hâli, akıl ve kalpteki verimsiz ve kısır hâl, celali tecellileri müşahede hâli. Bast; neşe, sevinç rahat ve huzur hâli. Ruhun feyz, kalbin ilham alma hâli, Cemâli tecellileri müşahede hâli...
Derler ki: Kendisine babasından bin dirhem miras kaldığı halde bir kuruş bile almadı. Bunun sebebi olarak babasının kaderi inkâr ettiği gösterilir...
Yazık sana! Onlardan olduğunu iddia ediyorsun. Göster alametini? Bilelim. Laf çokluğu burada iş görmez. Hakk'a yakın olduğuna delil göster...
Kur’an’da, faiz ile ilgili dört farklı sûrede olmak üzere sekiz âyet nazil olmuştur. Bunlardan beşi Bakara sûresinde, Âl-i İmrân, Nisâ ve Rûm surelerinde de birer âyet bulunmaktadır...
“Sûfıyye” ismi mutasavvıflar taifesinin adı haline gelmiştir. Müfredinde, sûfi adam denilir. Sûfiler cemaatine ise sûfiyye adı verilir. (İrâdesi ve cehdi ile benzeme yolu ile) bu mertebeye vâsıl olmak isteyenlere mutasavvıf, mutasavvıflar topluluğuna ise “mutasavvıfa” ismi verilmektedir. Bu ismin A..
Bir zat Davud’un yanına girmiş ve ona bakmaya başlamıştı. Davud bu zata: “Bilmiyor musun ki, velîler lüzumsuz konuşmalar kadar lüzumsuz bakışlardan da hoşlanmazlar” demişti. ..
"Rablerine dönecekleri için yapmakta oldukları işleri kalbleri ürpererek yapanlar var ya, işte hayır işlerine koşan ve hattâ bunun için yarışanlar onlardır (Mü’minûn, 60-61) âyet-i kerimeleri nâzil olmuştu...
Ebu Bekir Dukki’ye: “Cehm Dukki, semâ esnasında coştu ve eline geçirdiği bir ağacı kökünden söktü” dediler. Ebu Bekir ile Cehm bir ziyafette bir araya geldiler, Ebu Bekir âmâ idi...
“Şakîk, zenginlerden birinin oğluydu. Genç yaşta ticaret için Türk ülkesine gitmişti. Bir puthaneye girdi. Burada putlara hizmetçilik yapan birini gördü. Hizmetçi saçını sakalını tıraş etmiş, üzerine erguvânî bir elbise giymişti...
Kıyamet koptuktan bir süre sonra Yüce Allah'ın emriyle sura ikinci üfürüş olacaktır. Bunun üzerine bütün insanlar dirilerek yerlerinden kalkacaklar ve mahşer (toplantı) meydanında bir araya gelmiş olacaklardır...
Allah'ın korudukları hariç, "gurur" bu zamanın tasavvuf erbabına ne kadar galiptir!..